Arama

Popüler aramalar

Taraftarına ve kendine rağmen

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Fenerbahçe bu; rakip kim olursa olsun, hangi kulvarda, hangi aşamada maça çıkarsa çıksın, aslında hep kendisine karşı oynar. En büyük, en acımasız, en korkulu, en çok ve en farklı yenildiği rakibi hep kendisidir.
Çeyrek final için çarpıştığı rakip takım oyunuyla ve kontratak silahıyla buraya kadar yükselmiş bir ekip. Yani kendi sahasından daha çok deplasmanda etkili ve korkutucuÖ Fenerbahçe’nin skor bulmaya gideceğine skoru tutmaya oynaması orta sahayı da kaderine terk etmesi Rus ruleti oynamaktan farksızdı. Mehmet Topal’ın en etkili maçını oynarken sakatlanmasının “kader anı” olması da ironik bir tesadüf. Salih Uçan oyuna girdiği andan itibaren yaptıklarıyla ve attığı golle herkesi büyüledi. O ana kadar “saklambaç” oynayan Cristian’ı da utandırıp kendine getirdi.

Skoru yeterli görme gafleti ikinci yarıda da devam edince ve ele geçen fırsatlar değerlendirilemeyince sonunda olan oldu ve herkesin uyuduğu bir anda Plzen’i diriltip kamikazeye çeviren beraberlik golü geldi. Avantaj hala Fenerbahçe’deydi ama şartlar rakibin lehine döndü. Yani durduk yerde kendi kendini zora düşürüp ecel terleri dökme geleneği sahne aldı. Nitekim Limbersky’nin çok kritik bir dakikada güdümlediği füze direkte patlamasaydı, Fenerbahçe’nin Avrupa planları büyük olasılıkla orada imha edilmiş olacaktı.

Tüm unsurlarıyla gelgitleri, yanlışları, hataları, çalkantıları, savrulmaları bol olan bir sezonda bu takımın kendine ve taraftarına rağmen üç kulvarda birden hala devam ediyor olması mucizenin öteki adıdır.