Yakışıklı futbol

Haberin Devamı ›
Hani dillere pelesenk meşhur şehir efsanesi; üstelik bir kısmı da samimi olarak inanıyor bu illüzyona; Beşiktaş Fenerbahçe’yi hep yeniyor. Oysa son 10 maçı alt alta koyduğunuzda, durum çok net. Amerikan gençliği de Vietnam savaşını kazandığını sanıyor açık ara, Hollywood etkisi işte...
Maç kadroları Denizli’nin korkusu, Aragones’in cesaretiydi. Sarı - Lacivertli ekip, büyük maçların gizli golcüsü Selçuk ile golü bulduğunda, daha 11. dakikaydı. Ancak gol attıktan sonra daha çok motive olmak yerine, panikleyip konsantrasyon kaybetmek, oyunu kopartmak yerine davetkar bir bekleyişe geçmek, Fenerbahçe’ye mahsus bir özellik olsa gerek. Doğal olarak üç pasta, göstere göstere Nobre’nin ayağından gelen antrenman golü. Zoru kolaya çevirmişken, kolayı zora sokmak, lanetli bir Fenerbahçe ironisi olmalı...
‘Okçu’nun aşırtma ve şaşırtma ‘hoşgeldim’ golüyle tekrar bir rahatlama... Carlos’un zırhlı ayaklarıyla söke söke getirip verdiği bomboş topu ıskalamasa, daha orada kopacaktı maç. Fenerbahçe’nin zorlandığı dakikalarda, Cisse’nin durduk yerde Beşiktaş’ı eksilten hamlesi yetişti imdada...
Deivid, izleyenleri hem yoran enerjisi, mest eden oyun zekası, ofansif ve defansif yardımlaşması ile Devler Ligi imzalı dömivolesi ile takımın en iyisiydi. Selçuk’un hakkını ve de Carlos’un rahatlatan tecrübesinin de hakkını vermemek insafsızlık olur. Kazım ise laubaliliği ve yokluğu ile gemileri yakan adamdır. Nokta.