Yeter mi?

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe, Bursaspor ile oynadığı kupa maçında, ligin ilk yarısına nazaran biraz daha diriydi. İstediğini aldı ama yetmez, çünkü sıkıntılar hâlâ sürüyor.
Takım gol pozisyonu üretmekte çok zorlanıyor. Hızlı atağa çıkmakta, oyununu rakibine kabul ettirmekte ciddi sancı çekiyor. Kanatlarda da problem sürüyor. Bütün bunlara bir de Güiza’nın bitmeyen yalnızlığı ekleniyor...
Şu ana kadar gerçekleşen iki transfere bakıldığında, Gökhan Emreciksin hazır bir oyuncu. Sağ kanada getireceği rekabetin bile takıma sağlayacağı fayda tartışılmaz. Ancak adaptasyon ve verimlilik konusu şimdilik muamma.
Abdülkadir ise geleceğe yönelik bir transfer. Umalım ve dileyelim ki diğerlerinin kaderini paylaşmasın, unutulmasın, murdar olmasın. Çünkü Fenerbahçe’nin şu andaki gerçekleri ve takım üzerindeki baskı, genç futbolcuları kazandırma hatta bunu deneme girişimlerine izin verecek gibi değil. Hele hele yarışın tam anlamıyla kızışacağı ikinci yarıda böyle cesur çıkışlarda bulunmak, o çocukları başlamadan bitirebilir. Ancak her iki transfer de Fenerbahçe’nin yaşadığı sorunlara merhem değil.
Yönetimin resmi siteden yaptığı “yabancı transferi yapılmayacak” açıklaması, taraftarlarda hayal kırıklığı yarattı. Herkes bunun bir ‘şaşırtmaca’ olduğuna inanma eğiliminde... Tamam ekonomik kriz var ve her transfer de risk demek. En azından önlibero için Maldonado yerine oyunu iki yönlü oynayabilen, takımın mücadele ve hamle gücünü, paslaşma becerisini, enerjisini yukarı çekebilecek hazır bir oyuncu kiralanabilirdi. Biraz pahalı bir yöntem olsa da, Avrupa’dan kulüplerine uyum sağlayamamış ya da ikinci plana düşmüş kariyerli bir futbolcu alınabilirdi. Ya da ligi biten ülkelerden tercih edilebilirdi. Hâlâ daha geç kalınmış değil.
Peki bu riski almaya değer mi? Evet değer. Milyonlarca Fenerbahçe taraftarı da -mutlak eminim ki- benden farklı düşünmüyor. Kiralık gelen Nobre’nin, bir sezonun kaderini nasıl değiştirdiğini kimse unutmamalı. İkinci bir istisna neden olmasın?
Bu yıl lig şampiyonu Devler Ligi’ne ön eleme oymadan doğrudan katılacak. Oradan gelecek ‘ayakbastı parası’ bile, yapılacak harcamayı amorti etmeye yeter.
Elbette yönetim ve Aragones bu konular üzerinde ıcığına cıcığına kadar kafa yoruyorlardır. Fakat Aragones’in futbol prensipleri ile Fenerbahçe’nin realitesi ve mecburiyetleri arasında tercih farklılıklarının oluşması da kaçınılmaz.
Mevcut kadro geçen seneki kimliğinin ve performansının yarısını bile ortaya koyabilseydi, bu yazdıklarımı rakip takım yazarları tartışıyor olurdu. Ama burası Fenerbahçe; yani Kaos Cumhuriyeti!