Yürüye yürüye

Anadolu’da “yiğit derler candan ederler, cömert derler maldan ederler” diye bir söz vardır. Şimdi deplasman galibiyetidir, iki gol atılmıştır diye, ne gerek var diyerek övgüler döktürsek birileri çok sevinenebilir.
Biz o cenahtan değiliz. Şu maçta bile Volkan kritik kurtarışlarıyla maçı tutan ve çeviren adamsa, ders alınacak çok şey var demektir.
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe ‘Kanatsız kuş’ gibi... Uçmak için çırpınıyor, ama uçamıyor. Hele bir de Alex olmayınca, yön tayini de sıfırlanıyor..
Önder’in, Can Arat’ı aratmayan hallerine baktıkça, Lugano’nun defanstaki hayati önemini kavramak daha kolay sanırım. Rakibin üzerine gelmeye pek niyeti yok, sen üzerine gittikçe de dağılıyor.
Tribünlerde iki katı bir üstünlüğün de var.
‘Dost’ Santos
Ancak Fenerbahçe’nin oynamaya gönlü yok. Sion, kondisyonu, fizik gücü, becerisi ve takım organizasyonu yerlerde bir takım. Yani Sarı-Lacivertliler birazcık kıpırdadıkları her an onların kimyasını bozdular. Ancak tembel ve temposuzdular.
Emre ve Gökhan bu tanımlamadan tamamen muaf. Güiza bir var bir yok. Ya dipte ya zirvede.
Cesaretini kaybettiğinde enkaza dönüyor. Kaçırdığı goller akıllara zarar.
Neyse ki narkoz etkisi yapan maçta, ‘Dost’ Santos çıkıyor yine sahneye; üstelik yine jeneriklik bir golle...
Sonrasında da Kazım ve iş bitti. Kazım elindeki gücü kötüye kullanan bir yetenek. Laubaliliği usandırıyor ve utandırıyor. Deivid de geçen seneden ders almışa hiç ama hiç benzemiyor.
İyimserler “yürüyen hali buysa, koştuğunda neler yapar” diye düşünebilir.
Benim söylediğim de “niye ve neden koşmuyorsunuz” diye sormaktan ibaret zaten.