Futbol böyle bir şey!

Haberin Devamı ›
Nazım’ın “Hava kurşun gibi ağır.” dediği türden maalesef yaşadıklarımız. Bir hafta içinde onlarca şehit ve iki alçakça katliam yetmezmiş gibi, dün akşam da Rus büyükelçi katledildi Ankara’nın orta yerinde.
Dilerim, her kesim ve her kişi bu sürecin gerektirdiği hassasiyeti gösterir de bu ahlaksız dayatmanın değirmenine su taşıyacak provokasyonlardan uzak dururuz, yumruk haline gelir ülke bütünlüğümüz, şer güçlerine inat.
Lens, sakatlık öncesi günlerindeki görüntüsünün hayli uzağında ne yazık ki. Çoğu girişimini sonuçlandıramıyor, defansif katkıyı da yeterince yapamayınca takımının tek ayak üzerinde yakalanmasına neden oluyor, istemeden. Zaten Hollandalı, kalitesine yakışanı ancak 40’ta ve artı 90’da yapınca da Sow’un su içer gibi o sihirli dokunuşları estetik kavramımızı okşamaya başladı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, belli bölümler dışında maçın genelinde üstün oynayan taraf Ümit Özat’ın öğrencileriydi. Kutlamak lazım.
Ama Fenerbahçe bu tablo içinde bile maçı 3-0 gibi net bir skorla kazandı.
Neden peki? Çünkü Volkan Demirel, kariyerinin en önemli performanslarından birini sergiledi. Dahası Skrtel, Kjaer ve Hasan Ali de Volkan Demirel’e eşlik edince üstün performans sergilemekte, Gençlerbirliği bu atak üstünlüğünü skorboarda yansıtamadı ve oynadığı futbolun karşılığını da alamadı.
Fernandao’nun oyuna girdikten kısa bir süre sonra skora katkıda bulunması ise Ankara ekibini moral açısından çökertti. Akabinde Lens’in üstün oyun bilgisi sonucunda Musa’nın o sihirli vuruşu ikinci kez gelince, maçın büyük bir bölümünde mahkum oynasa da, 3 puanı hanesine yazan Fenerbahçe oldu. Eh, futbol böyle bir şey işte, her zaman iyi oynayan kazanmıyor, tıpkı hayat gibi, anlayacağınız.