Hoca farkı bu işte!
Haberin Devamı ›
İki sezondur Fenerbahçeliler adına saç-baş yoldurtacak çok sebep var şüphesiz. Ama bu faktörler yada nedenler içinde öncelikle altı çizilmesi gerekenin Şükrü Saraçoğlu büyüsünün bozulmasıdır. Açıkçası kendi mabedinde bile hemen her rakip galibiyet için oynuyor artık. Adeta İbranilerin “Hepsi yaralar, ama sonuncusu öldürür” ediği türden deyim yerindeyse.
Dün akşam da aynı realiteye tanıklık ettik. Konyaspor, Sayın Kocaman’ın kocaman tahlil ve şaşmaz pusulasıyla baştan sona galibiyet için oynadı. Anasının aksütü kadar helal bir galibiyet aldı Şükrü Saraçoğlu’nda.
Tanrı aşkına, eğri oturup doğru konuşalım, dün akşamki bu iki takımın kadro kalitesini tartsak Fenerbahçe’ninki ikiye katlamaz mı Konyaspor’un kini? Sezon boyunca doğru dürüst forma şansı bulamayan Aatıf’ı kadrosuna katmak için neredeyse yalvarmadığı kaldı Konyaspor’un, malumunuz.
Peki, fark ne o zaman? Tabii ki, hoca. Aykut Kocaman’ın elindeki Konyaspor fit şekilde akort edilmiş bir bağlama gibi. Lakin Advocaat’ın Fenerbahçesi aylardır kılıfından çıkarılmayan enstrüman gibi.
Kjaer olmayınca defansta alabora oluyor, Lens olmayınca da resmen kanatsız kuşa dönüyor ofansta Fenerbahçe. Zira bu durumda hem defanstan oyun kuramıyor, hem de rakip kaleye gitmekte aşırı derecede zorlanıyor sarı lacivertliler.
Van Persie’yi bir kenara koyalım. O bu güne kadar tanıdığım en iş ahlaksızı. Ama ya diğerleri…Ozan Tufan’dan Alper’e, Sow’dan Şener’e aklınıza kim geliyorsa koca bir kadro bu kadar geriye gider mi, durup dururken?
Kaliteyi, vizyonu, misyonu (her türlü eksik ve zaafına rağmen) kadronun böylesi inkar ediyor, yadsıyorsa, bu görüntünün faturasını öncelikle idari ve teknik heyete çıkarmak lazım her halde, öyle değil mi?
Volkan Şen için ise artık söyleyecek sözüm yok. 80’deki o pozisyonu golle sonuçlandırmayan futbolcuya Fenerbahçe forması giydirmek, en hafifinde ayıptır, ayıp. Varsın tepeden tırnağa “Yetenek” olsun, hiç fark etmez.