Arama

Popüler aramalar

Yeni şeyler söylemek lazım

Abone OlGoogle News

Futbolun ekonomisi büyüdükçe, pastanın paylaşımında da sıkıntılar gün yüzüne çıkıyor. Yayın gelirlerinin dağılımından filan bahsetmiyorum. Futbol sayesinde kurulan ilişkilerin marjinal faydalarından bahsediyorum. Bir başka anlatımla, futbol üzerinden nüfus ve ilişki alış-verişinden.

2009 Türkiye’sinde henüz futbolmuz kurumsallaşmayı, endüstriyel ve sportif anlamda sınıf atlamayı beceremedi, ama kendi oligarşisini yarattı. Artık sabah-akşam İstinye ve Etiler’deki 2 restorantta yaşadıklarına inandığım bir grup, risotto ve “cigar” sever Türk Futbolu’nu yönetiyor, ya da -mış gibi yapıyorlar. Aşçısından amirine kimi ararsan hep aynı ekip, hep aynı mekan ve hep aynı konular ve konuklar.

Bayılıyorum bu adamlara!
Zamanı geliyor yayın hakları ihalesine dadanıyorlar, zamanı geliyor federasyon, kulüp demeden ku-de-ta peşinde başkan indirip kaldırmaya çalışıyorlar, zamanı geliyor açıkta kalan part-time yorumcu-teknik direktöre veya aç açık kalmış menacere iş ekmek veriyorlar.

Arada bir kerameti kendinden yakınlarının statü kazanması ve yeni ilişkilere yelken açması için partiler bile düzenliyorlar.

Bayılıyorum bu adamlara. Elleri üç-beş kuruş para görmesine rağmen henüz 3.Kuşak yüksek eğitimli olamadıklarından tam burjuva diyemeyiz ama yedikleri, içtikleri takıldıkları mekanlar ile sosyal sınıflarını ha atladılar ha atlayacaklar.

Haberin Devamı


Profesör gibiler
Bunların hakem eskilerine ve part-time yorumcu- teknik direktörlerine “hoca” sıfatı verilmiş. TV’de röportör konuyu bir de bilmemne hocama soralım diyor, ya da program partneri “hocam” ne söyleyeceksin diye soruyor. Zannedersiniz ki Anayasa Hukuku Profesörü, garibim aldığı gazla anlatmaya başlıyor, hoca ya. Sanki top yekün 75 milyona hakem seminerinde ders vermiş veya il il Türkiye’yi gezerek 7’sinden 70’ine istasyon çalışması yaptırmış.

Bu ekibin bir de başkanlar grubu var. Futbol dünyamızda her 3 kişiden 2’sine başkan denir. Hele İstinye ve Etiler’deki malum yerlerde elinizi sallasanız en az 5 başkana çarpar.

Popstar muamelesi
Restorantın Gaziantepli yamağı görevdeki valisinin ismini bilmez, kabinedeki Antep’li bakanı tanımaz ama Gaziantep Başkanı geldiğinde Pop-Star muamelesi görür hemşehrisi tarafından.

Başkanlar genelde yıllardır yaptıkları kayıkçı kavgasından dolayı artık kimsenin seyretmediği, izlenme oranları ‘binde’lerle ifade edilen programların baş aktörleri olan Oligark abilerin ağızlarına bakarlar. Abilerin fetva verme yetkileri bile vardır kendilerince.

Sıkışınca ‘Bu ülkede kim rakip takım hakkında küfür etmiyor ki” diyip, küfür etmeyi olağanlaştırıp, etik hale getirmek için çabalarlar, ama taraftar sin-kaf ettimi basarlar klişeyi.
Televole kültürü...

-Sahalarımızda görmek istemediğimiz olaylar-ama ekranda ve gazete sütunlarında görmek istemediğimiz ne çok şey görürüz oysa.

Futbolumuzun çevresini kuşatmış bu kurguya “Televole” kültürü diyoruz kısaca. Başkanından malzemecisine, hakeminden yorumcusuna, sporcusundan gazetecisine, teknik direktöründen taraftarına kadar hızla yozlaşan düzeni tersine çevirmek ise sporun içinde olan herkes için bir görev. Bu ülke adına, bu ülkenin sporu ve sporcusu adına.

Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazılarımdan iki yıl sonra, bu kez FANATİK okurları ile beni buluşturan sevgili dostum Necil Ülgen’e ne demeliyim bilmiyorum. ‘Beni bu işe niye soktun’ diyemeyeceğime göre, teşekkürler Sayın Genel Yayın Yönetmenim...

Değerli fanatik okurları “Televole” kültürünün kuşattığı futbolumuz ve de artık neredeyse unutturulan Türk Sporu üzerine Hz.Mevlana’nın meşhur sözünde olduğu gibi “Dün dünde kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek lâzım” diyerek sizlere merhaba diyorum.

8.6: 8 Kasım Pazar günü AB Grubu’nda ilk 100’e girmeyi başarabilen tüm futbol tartışma ve yorum programlarının toplam izlenme oranı.

8,3: Aynı gün Kanal D’de yayınlanan “Çok Güzel Hareketler Bunlar” programının izlenme oranı

5.5 Milyon nüfuslu Danimarka’da 12 takımlı Süper Ligi’in yayın hakları gelirleri 47.5 milyon euro.

76.2 Milyon nüfuslu Türkiye’de 18 takımlı Süper Lig’in yayın hakları gelirleri 89 milyon euro.

Satır arası
“Aklım almıyor; bu ülkede kimler neden atletizm yapıyor mesela? Neden yelkenci oluyor çocuklar? Neden Ağrı’nın Aşağıküpkıran’ında hâlâ kayak yapıyorlar? Eskrim, bisiklet, okçuluk neden? Para yok, istikbal yok, şan-şöhret hiç yok. Seyreden yok, seyreden!”

Ercan Güven

Spora Dair
“Yetenek maç kazandırır ama takım çalışması ve zeka şampiyona kazandırır”

Michael Jordan

Haberin Devamı