Arama

Popüler aramalar

Keçiboynuzu gibi...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Futbolseverler açısından sıradan bir maç gibi gözükse de karşılaşma iki ülke futbol tarihi açısından da büyük önem taşıyordu. İki takım da son 4 Dünya Kupası'nda üst üste boy gösterme başarısını yakalamışlardı. Ancak ne Japonya ne de Paraguay şu ana kadar çeyrek finali görebilmişti. Samuraylar'ın 2002'de kendi evlerinde bu rüyasına bizim milli takım son vermişti.

Aslında bu mücadeleden yüksek bir futbol kalitesi beklemek mümkün değildi. Öncelikle oynatmamayı hedefleyen ve savunma kurgusunu ön planda tutan iki ekibin sahaya kopya taktik anlayışla çıkması hem kaliteyi hem tempoyu düşürdü. Güney Amerika Elemeleri'nde Brezilya'nın ardından en az gol yiyen takım olan Paraguay, Afrika'da da kalesinde sadece bir gol görmüştü. Bu da onların kilidini açmanın ne kadar zor olduğunu göstermeye fazlasıyla yeter bir veriydi. Koskoca bir ilk yarı boyunca Uzakdoğu temsilcisi, Matsui'nin üst direkte patlayan vuruşu ve Honda'nın kaleyi yoklayan bir denemesi dışında kaleye pek gidemedi. Güney Amerikalılar ise önce Barrios ardından da Santa Cruz ile iki önemli fırsattan yararlanamadı. Özellikle sahadaki en klas ayak olan Cruz'un kullanamadığı pozisyon ona pek yakışmadı.

İkinci yarıda Paraguay hocası oyuna Valdez'i alıp son iki maçtaki ofansif kurguya döndü. Ancak bu da onlara çok önemli bir hücum zenginliği getirmedi. Brezilya ve Arjantin maçlarının üzerine keçiboynuzu gibi bir karşılaşma izledik. Uzaması futbol eziyetini bir kat daha da artırdı. Barrios ile Valdez golü yapabilseler Paraguay işi erken çözecekti. Ancak Kawashima kalesinde direndi. Maçın en zevkli tarafı penaltılardı. Heyecan, sevinç, üzüntü vardı. Güney Amerikalılar maç boyunca savunmada olduğu gibi penaltılarda hata yapmadı, Japonlar şanssızdı. Paraguay 1986, 1998 ve 2002'deki şanssızlığına son verip, tarihinde ilk kez çeyrek final sevinci yaşadı.