Raul, İnzaghi ve Semih

Haberin Devamı ›
Süper Lig’in ağları en çok havalandıran ikinci ismi olan Semih Şentürk ortalamaya bakıldığında 96 dakika başına düşen bir golle zirvede. Şu anki kral Gökdeniz 143 dakikada bir gol atabilmiş. Ancak bu etkileyici istatistiğe rağmen bu oyuncu üzerindeki tartışma ve taraftarın aklında Fenerbahçe’nin santrforu olup olmadığına dair şüphe eksilmiyor. Milli oyuncunun şanssızlığı, şöhrete ve popülariteye düşkün Sarı-Lacivertli camia ile spor medyasının pompaladığı isimlerin altında ezilmesi... Tabii transfer için Ronaldo, Adriano, Carew gibi süperstarlar gündeme gelince taraftar da doğal olarak şartlanıyor ve kendi oyuncusu ne kadar efektif olursa olsun bunun farkına varamıyor. Bir başka deyişle “Semih bizim golcümüz olamaz, daha iyisine layığız” düşüncesi kırılamıyor.
Ama Real Madrid’deki Raul örneği göz önünde bulundurulmalı. Real her sezon futbolda en değerli şey olan gol bölgesi için müthiş transferler yapıyor ama Raul hep oynuyor. Milan’daki İnzaghi’ye bakın... Semih’in İtalyan forvetten ne eksiği var? Milan’a da birçok santrfor geliyor, gidiyor. Ama diğerleri yolcu, İnzaghi hep hancı; Şampiyonlar Ligi’nde de en golcü(63)...
“Kimse kendi köyünde peygamber olamaz” sözü deneyimli golcünün (Kendisine genç denilmesine çok kızıyor da) omuzlarındaki misyonunun zorluğunu özetliyor. Ama modern futbolun değişen santrfor imajında golü hisseden ve olması gerektiği yerde bulunan santrfor tipinin nesli tükeniyor. Bu da onun avantajı... Semih’in stili Gerd Müller’i andırıyor. Son vuruşlardaki ustalığı zaman zaman Romario’yu anımsatıyor. Fenerbahçe bu oyuncuyu tartışmak yerine onu markalaştırıp, dünya futboluna sunmalı. Sarı-Lacivertliler, Semih’te ısrar ederse belki onların da bir Raul veya İnzaghi’si olabilir.