Sağlam ne demek istedi?

Haberin Devamı ›
İstatistikler futbol için maç öncesi birşey ifade etmeyebilir. Örneğin bir takım attığı 10 golün hepsini sağ taraftan orta ve kafa vuruşuyla kaydedebilir. Ama bu, bir sonraki karşılaşmada sol kanattan ve ayakla gol atmayacakları anlamına gelmez. Ancak maçın ardından ortaya çıkan istatistikler takımların ne yaptıklarına dair performansları açısından bir izlenim oluşması için belirleyici olabilir. Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’ı, Şampiyonlar Ligi’nde ofsayt dahil olmak üzere tüm hücum formasyonları incelendiğinde grubun en kötüsü. Kornerde, ofsaytta, kaleyi bulan ve bulmayan şutlarda gruptaki üç takımın da gerisindeler. Genel istatistiklerde de Şampiyonlar Ligi’nin 32 kulübü arasında en çok gol yiyen üçüncü, en az gol atan üçüncü, en az şut atan beşinci ve en kötü şut atan üçüncü ekibi... Beşiktaş maç başına 3.17, Fenerbahçe ise 6.67 isabetli şut kaydetti ve karşılığını aldı. Yürekli olmazsan başaramazsın. Korkaklar her gün ölür, cesurlar bir kez.
Bunları bir kenara bırakalım. Grupta oynadığı üç deplasman mücadelesinde bırakın rakip fileleri havalandırmayı, taraftarını heyecanlandıracak bir pozisyona bile giremedi. Şimdi Porto maçının bitiminde Sağlam’ın verdiği “Türk futbolunu başarıyla temsil ettiğimize inanıyorum” demeci aklıma takılıyor. Liverpool faciası Beşiktaş tarihine kara bir sayfa olarak geçerken, acaba Sağlam ne demek istedi diye düşünüp, duruyorum. Bu Beşiktaş Türk futbolunu başarıyla temsil ettiyse, Lucescu’nun son dakika golüyle gruptan çıkma şansını yitiren Beşiktaş’ı ve UEFA Kupası’nda -kaldı ki o zamanlar tur geçmek bile büyük olaydı- üç tur atlayan Rasim Kara’nın Beşiktaş’ına büyük haksızlık edilmiş... Eğer Sağlam iç sahayı kastettiyse orada da tribünün etkisi bariz ve yadsınamaz. Zaten bunu da tüm Avrupa, Liverpool karşısındaki tribün şovunun ardından kabul etti.
Siyah-Beyazlılar için hoca değişiminin bir çare olmadığı ortada. Del Bosque, Çalımbay, Tigana derken gelen gideni aratıyor. İstikrar açısından Sağlam kalmalı, ama o da artık kendini aşmalı...