Adalet Sarayı'nda Adaletsizlik...

Haberin Devamı ›
Türk Futbol Tarihine’ne ‘Asrın davası’ olarak geçecek şike, rüşvet ve organize olayında savunmalar alınmaya başlandı. İtiraf etmeliyim, dosyayı inceleyip, tapeleri okuyup iddianameyi de gördükten sonra futbolumuzun, özellikle de futbolu yönetenlerin ne kadar kaburgasız olduklarını düşünmüştüm; Özellikle de tapelerdeki ‘ikili mücadeleler’ gazeteci olarak midemi bulandırmıştı. Yakınlarım, büyüklerim tapeleri okumamamı tavsiye etmişlerdi. Haksız da değillermiş...
Silivri’ye gidememiştim fakat Çağlayan’daki ilk savunma gününde davayı yerinde izlemek için hazır bulundum. Avrupa’nın en büyük adalet saraylarından biri olarak gösterilen binaya giriş hiç de zor olmadı ancak 1. Ağır Mahkeme Salonu’na giriş maceramı sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Duruşma salonu bir kere çok küçük. Bu nedenle çok az sayıda sanık yakını ve gazeteci içeri girebiliyor. Basın mensubu olarak sabahın erken saatlerinde sıra almamış olanların hiç ama hiç şansı yok. Bir de torpilli gazeteciler var. Sivil güvenlik güçleri istedikleri gazeteciyi koluna takıp, salona alabiliyor. Önceki gün de buna şahit olunca, güvenlik ve basın mensupları arasında ufak bir arbede yaşandı. Ortam sakinleştiğinde bir görevli bomba itirafta bulundu; Siz de sabah balyalarla gazete gönderin, sizi de içeri alsınlar! Memleketin haline bakın, Adalet Sarayı’ndaki adaletsizliği, işleyen sistemi görüyor musunuz?
Yukarıda belirtmiştim. Keşke tapelere fazla dalmasaydım. Olgun Peker’in savunmasını dinlerken hep buna takıldım. Tamam, iddianameyi okuyunca ürküyorsunuz fakat savunmayı dinlerken bir çok işin abartıldığı gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı Aziz Yıldırım’ın dediği gibi; emniyet 19 maçtan bahsediyordu, şimdi 4-5 maça düştü. Hani nerede diğer şikeli karşılaşmalar... Evet, insan olarak bazı itirafları dinlerken hüzünleniyorsunuz. Son olarak Olgun Peker’in en zor cümlesini aktarmak istiyorum; Bu dünyadaki en zor şey haklıyken haksız duruma düşüp haklılığını anlatmaya çalışmaktır.
Aman dikkat başkan!
Büyük bir sürpriz yaşanmaz ise, Yıldırım Demirören haftaya Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlık koltuğuna oturacak. Etik olarak doğru olup olmadığını, daha önce karşı çıkan kulüplerin 1 günde nasıl renk değiştirdikleri tartışmalarına artık girmeyeceğim. Ancak Demirören, yeni makamında herkesi memnun etmek için yola çıkarsa büyük hata yapar. O zaman sanal alemde “UEFA, Yıldırım Demirören’in TFF Başkanı seçilmesi halinde, Türkiye’ye yönelik başka bir yaptırıma gerek kalmayabileceğini açıkladı...” twitleri gerçek olur! Benden söylemesi...