Dostluk kazansın!

Şimdi Fair-Play yemini edilen maçta Fatih Terim’in sahadan atılmasına mı yanalım, Portekizli hakemin çalışkan oyuncularımızı sistematik bir şekilde sindirmesine mi! 5-6 yıldır Türk Milli Takım formasını bekleyen Önder’in amatör futbolcunun dahi yapmayacağı hataları yaptığını mı eleştirelim, yoksa önceki gece sahada en çok yol kateden Gökhan Gönül’ün 2 yüzde 100 gol fırsatını acemice harcadığına mı üzülelim!
Haberin Devamı ›
Karşılaşma öncesi bizlere dağıtılan kitapçıkta Fatih Terim maçla ilgili şu sözleri sarfetmiş;
“Bosna Hersek’in son dönemdeki yükselişini büyük ilgiyle takip ediyor, takdir ediyorum... Biz bugün sahada, her geçen gün daha iyi organize olan, başarı çıtasını uluslararası futbol arenasında prestijiyle birlikte yükselten, bir rakibe karşı mücadele edeceğiz... Her iki takımın hedefi de aynı... 2010 vizesini almak. Sahada daha iyi olan kazansın. Ve skor ne olursa olsun, bu karşılaşma iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirecektir...”
Çok iyi niyetli sözler bunlar. Dostluk bozulmadı; maç 1-1 bitti, tıpkı 2008 Avrupa Şampiyonası Finalleri öncesi Ali Sami Yen’de oynanan eleme maçında olduğu gibi. Ay-Yıldızlı ekibimizin 1-0 kazandığı mücadelede de müthiş (!) bir dostluk vardı...
Demek istediğim o ki, Bosna, Estonya’ya Play-Off vizesi almak için gidecek. Dostluğunu pekiştirmek için değil!
Puan durumuna bakıldığında hâlâ şansımız mevcut. Allahtan umut kesilmez. Dünya Kupası Finalleri’ne gidemezsek de dünyanın sonu değil. Bakınız; komşu Yunanistan 2004’te Avrupa Şampiyonu oluyor, ardından 2006 Dünya Kupası’na katılamıyor. 2000’in ev sahibi, dünyanın en iyi futbol ülkelerinden Hollanda, Türkiye’nin şov yaptığı 2002 Dünya Kupası’nda yer alamıyor. Bize düşen futbolda her sonucun olabileceğini hazmetmektir.
Ha, gidemezsek Fatih Terim ne yapacak, onu mu merak ediyorsunuz?
Açık açık söyledi dün Bosnalı dostlarımıza; “Hele siz 2010’a bir katılın da benim ne yapacağımı ajanslardan öğrenirsiniz...”
Haydi hayırlısı!