12 santim
Haberin Devamı ›
Henüz 2. dakikada verilmeyen net penaltı, hem oyundaki psikolojik üstünlüğün kaybedilmesine yol açtı hem de muhtemelen Umut’un kaybedilmesine. Umut’un 16. dakikada çıkışının önemli sonuçları var. Her ne kadar Elmander’in ilk 11’de başlaması gerektiğini düşünsem de 80 dakika bu ritimde oynaması beklenemezdi.
Orta sahanın direncinin temel kilidi Umut’un yokluğu hem İsveçli’nin erken yorulmasına yol açtı hem de orta sahada fizik kayıba... Selçuk daha fazla geride kalmak zorunda hissetti. Fizik olarak yüzde 100 olmayan Melo hep bir adım geride kaldı. Hamit son yıllardaki en iyi oyununu oynamasına rağmen, sürekli ortaya gelmek zorunda kaldı ve tüm sağ kanadın yükü Eboue’nin omuzlarına bindi. Dolayısıyla defansif denge bozuldu ve Galatasaray yapabileceklerinin çok azını sergileyebildi. Buna rağmen topa sahip oldular, oyunu rakip alana yıkabildiler. Yani; Galatasaray Umut’la kalsa, oyunun hakimiyetini yüzde 100 elinde tutabilirdi. Bu şansı kaçırmak çok üzücü.
Bireysel değerlendirmeye geçersek.. Muslera’nın ayakta kalarak penaltıda Nani’yi köşe seçmeye zorlaması, onun birinci sınıf bir kaleci olduğunun göstergesi. Terim ve Galatasaraylılar’ın, Melo’nun takıma bu kadar geç katılmasına kızma hakkı var. Fizik olarak biraz daha iyi olsa durum daha farklı olurdu. Dany, bu ligin müdavimi gibiydi. Bir kez alanını kaybetti o da gol oldu. Burak her ne kadar Süper Lig’in en iyi santrforlarının başında gelse de Galatasaray’ın uluslar arası alanda kendini ispat etmiş bir santrfora ihtiyacı var gibiydi. Hamit, üzerinde dönen tartışmaların ne kadar manasız olduğunu dün sergilediği ‘topclass’ performansla ortaya koydu. Bir insan boşu boşuna Bayern Münih ya da Real Madrid tarafından seçilmiyor. Sonuç olarak bu maç keşke grubun 4. ya da 5. maçı olsaydı. Durum daha farklı olabilirdi.