Genç Muhammet’in attığı olağanüstü gol sonrası formasında öpmek için arma araması... Geceyi bundan daha iyi anlatan bir fotoğraf olamaz herhalde. Dün gece Fenerbahçe armasız ve santrforsuzdu. Puma hep bu tip yeniliklerin peşindedir. Kamerun’a kolsuz forma yapmışlardı hatırlarsınız. Ama FIFA’nın o zaman yaptığı gibi, 'Yok olmaz’ da diyebilirsiniz. Santrfor da bir çarşamba gelir herhalde. Bundan 10 yıl evvel takımlarımızın elini kolunu sallayarak elediği bu seviye rakiplere karşı çektiğimiz zorluk ne kadar gerilediğimizi anlatıyor.

Dün sorun 3’lü değildi, baştan söyleyeyim. Sorun hızlı oynayıp boşluk aramaya çalışıldığında hatların kopması, kaptırılan toplarda verilen açıkların yarattığı tedirginlik. Bu yüzden yavaş ve 3. bölgeye geçerken risk almadan rakibin yerleşmesine izin veriliyor. Halbuki 3’lü, orta saha ve hücumda fazla olmak için tercih edilir.

Savunma merkezinde 2‘li değil doğru kaymalarla tekli kalabilme şansı verir. İki kanattaki ayağı, iyi stoperleri hücuma katabilirsiniz. Ancak takım, Zajc ve İrfan dışında tedirginlik sebebiyle bu hızlı çoğalmaları yapamıyor. Bunu aşmak lazım. Ve sakatlıklar... Umarım bu kas sakatlıkları ilk Pereira döneminde yaşananların bir geniş fragmanı değildir. Dünkü kayıplar büyük. Son olarak... Sevgili Sosa! o son serbest vuruşu 16 yaşındaki Arda’ya bırakmak gerekmez miydi? Bütün maç yürümüşken en azından bir pozitif iş yapabilirdin değil mi?

Avcı ve Mourinho’nun öncelikli hedefleri lig. Ancak Mourinho’nun daha yolun başında favori görüldüğü bir turda elenmesi ve Avrupa dışında kalmasının yapacağı etki çok daha büyük olur. Dolayısıyla bu onun için herhangi bir Konferans Ligi maçından daha önemli. Turu isteyecektir. Avcı için ise tur çok önemli ama Roma’ya karşı başa baş bir mücadele de üzmez.

Savunmada açıklar verildi

Trabzonspor’un öndeki Bakesetas, Hamsik, Gervinho, Nwakeme, Djaniny 5’lisi, CV ve form durumları hesaba katıldığında, an itibarıyla belki de ligin en kaliteli ön ekibi. Malatya deplasmanında ortaya koydukları hücum şablonu çeşitliliği etkileyici. Özellikle Gervinho’nun neredeyse en iyi zamanları seviyesinde olduğunu görmek sevindirici oldu. Ancak hem savunma kanatlarının zaman zaman kopuk kalmaları, hem de Berat'ın üzerine aşırı yük binmesi sebebiyle açıklar da verdiler.

Mkhitaryan'a dikkat!

Özellikle rakibin hızlı yön değiştirmelerinde tek ayak üzerinde yakalanabildikleri görüldü. Rakip hızla oyunun yönünü değiştirdiğinde hem derinlik hem de daralmalarda ciddi kopukluklar görüldü. Adem’in kanat stoper arasında nasıl rahat hareket edebildiğini gördük. Şimdi karşıda hem savunmayı görece daha iyi yapan hem de daha hızlı yön değiştirebilen bir rakip ve Mkhitaryan gibi hızlı ve alanı gözü kapalı okuyabilen bir lideri ve hızlı kanat oyuncuları var.

Trabzonspor'un kalitesi var

Avcı'nın bu silahlara karşı oyuncuları değil oyunu değiştireceğini düşünüyorum. Özellikle Bakasetas ve Hamsik'e savunma yönünde ekstra görevler düşecek. Üç günde bir zorlu maçların sonundan gerçekten en zoruyla karşı karşıyayız. Trabzonspor'da buna yetecek kalite var.

Futbol tarihinin en absürt ve aynı zamanda kan donduran anlarından birini yaşadık. Marcao’nun, Kerem’e yaptığı saldırı akıl dışı bir öfke nöbetiydi. Bu kadar sakin akan bir oyunda kendi takım arkadaşına böyle bir saldırının normalde çok ağır sonuçları olur. Ve bu da bir çıkmaz yaratıyor. Marcao eldeki değerli oyunculardan biri. Terim bu tip krizleri kendi yöntemiyle çözmeyi seven bir hoca. Ve bunlar daha önce de yaşanmadı değil. Ancak onlara kapalı kapılar ardındaydı.

Bu kadar ağır bir saldırının zaten TFF’den gelecek cezası yüksek olacak. Ancak Elmas yönetiminin bu öfke nöbetine vereceği tepkinin açıkladıkları misyon gereği daha ağır olması da beklenebilir. Yani kadro dışı ve kontrat düşürecek bir ceza. Ben böyle olmayacağını, -son düdük itibarıyla- Terim’in kendine has bir tarzla, Marcao’dan gelecek bir özürle bunu çözeceğini düşünüyorum. Ancak sonrasında makul bir ücretle ayrılırsa da şaşırmam. Gelelim maça. Giresun’un ön alan baskısı, Taylan’ın bir sorun haline getirdi ama kilidi çözen de Taylan’ın pasıyla gelen gol oldu. O ana kadar topu çıkaran yegane oyuncunun Marcao olduğunu söylemem lazım.

Diagne'nin vuruşu inanılmaz!

Hüsamettin’in sanırım fazla motivasyon sebebiyle yaptırdığı penaltılardan ikincisi oyunu büyük ölçüde bitirdi. İki çeşit penaltıcı var. Karar verip köşeye vuranlar, kaleciye göre vuranlar.Diagne ilkini tercih ediyor ama şut isabeti o seviyede değil. Okan’ın gittiği yön belliyken oraya vurması inanılmaz. Cicaldau’ysa ilk maçında garanti ve rahat bir vuruş tercih etti. Burada da sorulması gereken soruysa kaleciler neden hiç merkezde beklemeyi tercih etmiyor? Vuruşların çok ciddi bir oranı ayakla müdahale edilebilecek merkeze vuruluyor halbuki. Kırmızı ve gol sonrası ev sahibi için yapacak çok bir şey kalmadı. İlginç olan Marcao’nun atılışının onları daha fazla şaşırtması oldu. Hareketlenemediler.

İki takım da ilk yarıda orta sahayı alamadı yorumuna katılamam. Çünkü iki takım da bunu istemedi. Samet Aybaba rakibini önde baskılı ister, zaten biliyoruz. Pereira da topu daha çok direkt ceza sahasına indirip dönenleri ya da karşı presle aldıklarını değerlendirmek istedi. Dolayısıyla orta sahayı bypasladılar. Ancak istediklerini alamadılar. Fenerbahçe yine bu oyunu taşıyacak kanatlara sahip değil ya da Novak ve Nazım’da ısrar edip iyice ısıtmak lazım. Ferdi için bu iş zor. Bu problem halledilmeden 3’lü ya da 4’lü sorun çözülmez.

İrfan oyunda kalırsa...

Mesut golü atmış olsa da geldiği günden daha hazır olduğunu söylemek güç. Onun için çocuk oyuncağı işleri yapmakta bile zorlanıyor. Belki bu gol ve serin hava onu kendine getirir. Tabii Serdar Dursun ve Valencia ile oynadığında yükü de azalabilir. Osayi de hâlâ aynı oyun titrekliğinde. Yere güvenli basmıyor. Benim için büyük hayâl kırıklığı olan Samatta da bildiğiniz gibi. Ancak Ferdi’yi bir kenara bırakırsak özellikle defansif oyuncuların planı anladıklarını söylemek mümkün. İrfan da biraz daha oyunun içinde kalmayı başarırsa bu takımın olmazsa olmazı olacağı net.

Pereira çözüm bulmalı

Buradaki büyük soru işareti ise şu: Demirspor oyunu 65’ten sonra tamamen yarı alana yıkmışken nasıl olur da bunca kalburüstü orta sahaya sahip Fenerbahçe bir açık bulup kontradan rakibi zorlayamaz? Pereira konusunda bu kez daha ılımlıyım. Ama buna bir çözüm bulmazsa sıkıntı büyür. Öte yandan şunu da unutmamak lazım. Demirspor, Aybaba ile yıldızları arasında yıkıcı bir ego savaşı yaşamazsa ligin en zorlu takımlarında biri olur. Zor ve sert bir takım olacaklar. İçeride ve dışarıda.

Pereira açıklandığı gün 3'lü savunma oynayacağını söylemiştim. Hazırlık maçlarının sonunda Min Jea Kim transferiyle birlikte bunun temel plan olduğu kesinleşti. Bu oyunda Fenerbahçe’nin geçen seneden farkı orta sahadan çabuk toplarla hücum bölgesine geçiş...

Zaten özellikle Mesut’tan yararlanmak istiyorsanız onu geçiş oyununda kullanmak için bunu yapmanız lazım. Bu yöntemle pozisyona giriyorlar ama Valencia’nın yokluğunda Serdar Dursun dışında bir opsiyon henüz ortaya çıkarabilmiş değil. Benim adıma geçen senenin en büyük hayal kırıklığı olan Samatta’nın yine potansiyelinin yarısına bile yaklaşamadığını söyleyebiliriz. Ancak Serdar Dursun’un sırtı dönük oyundaki başarısı ve stoper mıknatısı olma işini gayet iyi yapışı Fenerbahçe’nin yetenekli orta sahalarını hücumun parçası yapabiliyor ki, bu büyük avantaj. Min Jae takıma dahil olduğunda Attila ile birlikte Fenerbahçe oyun kurucu sayısı iyice artırmış olacak. Bugünkü maça gelirsek konuk ekibin avantajı hızlı rakip gölgeye geçişi ve karşı presten kazanacağı toplarla rakibi tek ayak üzerine yakalayabilmesi olacak. Tabii duran toplar da Demirspor’un başını ağrıtacaktır.

Demirspor zorlanmayabilir

Samet Aybaba’nın ise bu tip maçlar için test edilmiş ve onaylanmış bir silahı var. Bunun için Fenerbahçe’nin hazırlık maçlarında zaman zaman yaşadığı toplu konstrantrasyon kaybı dönemlerini bekleyecektir. Sarı-Lacivertliler akın sürekliliğini yakaladığı ve rakip alana yerleştiği bölümler sonrasında rakip özellikle kanattan hızlı çıktığında savunma orta bağlantısında kopmalar yaşıyor. Osayi ve Ferdi bu konuda zaaflar yaşayabiliyor. Ve Demirspor’da da bu dağınıklıktan yararlanmayı çok iyi bilen tecrübeli ve hızlı oyuncular var. Belhanda-İnler bağlantısını kesip, oyunda koparmayı başaramazsa Demirspor bu tip şansları değerlendirip, Altay’la karşı karşıya kalmakta zorlanmaz. Gollü bir maç bekliyorum.

Galatasaray, PSV’nin ilk maçı kazandığı yerde baskıyla oyuna başladı. Merkez orta sahada sert ve kalabalıklardı. Ancak topu boş alana aktarmada hem plan hem beceri eksikliği vardı. Tabii bunda Schmidt’in takımının asla rakiple birebir kalmayan, hep dublajlı savunmasının payı büyük. Rakip sahada, Galatasaray bu kadar sert, tempolu ve enerjisini maksimumda harcayarak başlamışken bu kadar genç bir takımın bu kadar soğukkanlı kalışı, asla rakibe uymayışı takdire şayan. Galatasaray'ın harcadığı yüksek enerjiye karşı dinç kalmayı başardılar. Terim'in çıkmazlarından biri hücumu genişletmek için Yedlin ve Ömer'i ileri yollamakla Gakpo ve Madeuke'yi kontrol etmek zorunluluğu arasında dengeyi kurmaktı. Savunma yönünde çok açık vermediler ama hücum bu harcanan enerjiye rağmen çalışmadı. Net opsiyon vermeden ama bulamadan 0-1 yenik soyunma odasına girdiler.

Arada net bir fark vardı

İkinci yarıya Galatasaray'ın baskısıyla başlaması beklenendi ama öyle olmadı. PSV çok iyi yayılarak çok iyi top çevirerek yine sonuna kadar enerjisini kullanan Galatasaray'ı boşluğa itti. Arada net bir plan ve organizasyon farkı vardı. Galatasaray'ın baskılamaya çalıştığı merkezden topu çok rahat çıkardılar. Ama yine Galatasaray’ın savaşmaktan vazgeçmeyişi skorun artmasını engelledi. 2-0’dan sonra vites düşürdüler. Bizim adımıza olumlu nokta rakip her ne kadar eksik kalmış olsa da takımın fizik olarak ayakta kalabilmiş olması. Genel plan ve uygulama açısından PSV çok ama çok önde olsa da Galatasaray en azından harcanan yüksek ve çoğu zaman boşuna enerjiye rağmen düşmedi. Yeter mi? Türkiye’de yeter. Ama Terim’in çizdiği planın bu sahnede yetersiz kaldığı açık.

Oyun PSV açısından sürprizsiz bir ön alan baskısıyla başladı. Sürpriz Muslera’nın bu baskıyı aşacak pas organizasyonunun merkezinde daha maçın en başında yaptığı korkunç bir hata oldu. Terim muhtemelen 3’lüyü, savunmadan çok oyun kurmada daha iyi yayılmak için tercih etmiş olmalı ama orta saha oyuncuları o kadar ezildiler ki bu bir işe yaramadı… Üstüne, topla çıkılamadığı için bir kısır döngüye de girildi. Oyunun merkezinde PSV’nin baskısını artıracak bir sayısal üstünlük de verilmiş oldu. 4’lüye döndükten sonra da değişikliklerden sonra da bu durum değişmedi.

Korkunç açıklar verildi

Bu kadar da değil. Çarpıcı bir şekilde kalabalıkken korkunç savunma açıkları verildi. Sanki hiç birlikte oynamamış, sanki rakibin nasıl hücum ettiğine hiç çalışılmamış gibi. Çıkarken kaptırılan toplarda da sorun yaşandı, yerleşik savunmada da… Bu da yine sürpriz olmayacak bir şekilde Götze, Zahavi ve Madueke üçlüsünün hızlı direkt oyunuyla cezalandırıldı. Ancak şunu söylemek lazım: Bu oyunu Sangare ve Van Ginkel’e açık bir şekilde yenilen Galatasaray orta sahası verdi. Terim de buna çare bulamadı. Savunma zaaflarından çok bunun üzerinde durmalı.

Geçerli bir planı yok

Çok daha dinamik, alanları çok daha iyi kullanan, geçişleri çok daha iyi yapan PSV’ydi. Uluslararası oyuncularımızın yetersiz performansları onların bireysel yetersizliklerinden çok, geçerli bir plana sahip olunmamasından kaynaklanıyor. Kadronun tam hazır olmayışının Terim’i zorladığını biliyorum ama bu kadro için de bir oyun olmalı. Dün tıpkı geçen sene olduğu gibi elinde Avrupa’da geçerli hiçbir reçete yok gibiydi. Böyle olunca da 70’ler,80’ler seviyesinin de gerisine düştük.

Mehmet Demirkol, Galatasaray'ın PSV Eindhoven ile oynayacağı zorlu mücadelede yaşanması beklenen taktik savaşını analiz etti:

Terim'in elinde ideal kadrosu yok, dolayısıyla plan çok önemli. En önemli konu, topu alıp hücum sürekliliği sağlandığı düşünüldüğü anlarda ve çıkarken yapılacak pas hatalarında Schmidt’in tuzağına düşmemek. Götze ile Zahavi’nin kenarlarda Madueke ve Gakpo’yla kuracağı hızlı geçiş oyunu öldürücü olabilir.

Daha sezon başlamadan oynanan böylesi önemli maçlar hakkında öngörüde bulunmak kolay olmuyor. Hele de bizim takımlar için. Galatasaray’ın PSV karşısına çıkaracağı kadro ligi sürükleyecek ekip değil. Savunma kanatlarında, orta sahada ve hücum kanatlarında ideal ekip bu olmayacak. Dolayısıyla Terim’in planı önemli.

Presi karşılamak önemli

PSV’de ise Dumfries ve Malen olmasa da geçen yıldan gelen dinamik, birbirine alışık ve transferle güçlendirilmiş bir ekip var. Tecrübeli Galatasaray orta sahası ve savunma merkezinin PSV’nin ön alan presini nasıl karşılayacağı temel meselelerden biri. Enine iyi yayılıp sabırlı ve 2-3 opsiyonlu bir pas oyunuyla bu dinamizme karşılık vermek gerekecek.

Pas merkezi kurmalılar

Oyunun genel olarak merkezden oynanması muhtemel. Aytaç, Arda ve Feghouli’nin doğru yayılıp baskıyı aşacak bir pas oyununun merkezi olmalarını bekliyorum. Bu olmazsa olmaz. Marcao zaten bu oyuna çok yatkın ve PSV baskısını tek pasla aşabilecek yeteneğe de sahip. Ancak bunun için hareketli bir ön alan lazım. Pas veren kadar pası gösteren de önemli. Bu olursa Emre Kılınç ve Kerem, Mostafa’yı destekleyecek dinamizm ve oyun ezberine zaten sahip olduğundan gol bulunur. Özellikle duran toplarda Mostafa’yı demarke bırakacak setler üzerine zaten çalışılmıştır.

Orta saha desteklemeli

Buradaki en önemli konu topu alıp hücum sürekliliği sağlandığı düşünüldüğü anlarda ve çıkarken yapılacak pas hatalarında Schmidt’in tuzağına düşmemek. Götze ile Zahavi’nin kenarlarda Madueke ve Gakpo’yla kuracağı hızlı geçiş oyunu öldürücü olabilir. İdealinden uzak Galatasaray savunmasına orta sahadan güçlü bir yardım lazım.

Arda'ya özel görev

Taylan'ın yokluğunda, Galatasaray'ın orta alandaki oyun kurucu rolünü Arda Turan üstlenecek. Merkezde yeni transfer Aytaç ile birlikte oynaması beklenen Kaptan, hem Sarı Kırmızılı ekibin ataklarını organize edecek hem de rakibi karşılamaya çalışacak. Terim, fiziksel açıdan eski günlerinden uzak olsa da, Arda'nın tecrübesiyle bu açığı kapatacağına ve PSV karşısında sorumluluk alacağına inanıyor.