Basit futbolun zaferi...

Haberin Devamı ›
Carvalhal, İbrahim Toraman’ı üçüncü bir stoper gibi oynattı. İlginç bir dizilişle takımını sahaya çıkardı. Veli ve Fernandes tandem orta saha oynuyorlardı. Simao, Almeida, Edu üçlüsü hücum hattını oluşturuyordu. Ekrem ile İsmail’in görevleri ise 3-5-2’nin kanatları gibiydi. Yani bir çeşit atak stratejisini 3-4-3 ile oynamayı planlamıştı. Atletico Madrid’in golü gelene dek Beşiktaş bu kadrodan beklenilenin üzerinde bir oyun hakimiyeti kurdu. Ancak Madrid’in savunmada alana yayılışı Siyah-Beyazlılar’ın ceza sahası içi etkinliğini çok düşük tuttu. Almeida’nın bugüne kadarki en başarılı pivot santrfor performansına rağmen ceza sahası içinde Simao’yla tek bir şut bulabildiler. Sonrasında Madrid, pas yapmaya başladı. Bize oranla çok daha basit oynadılar, bize oranla daha fazla adam boşa çıktı, yine bize oranla daha hızlı top çevirdiler. Belki bireysel olarak değil ama takım olarak parladılar. Şöyle düşünün Türkiye’nin son dönemde yetiştirdiği belki de en önemli yıldız olan Arda’nın iyi oynamasına rağmen sıradan göründüğü bir takımdı ve hiç kimse de parlamıyordu. İşte bu ekip olarak farklılaşmanın çok net bir örneği.
Bu maç sonrası Beşiktaş’ı çok acımasızca eleştirmek doğru olmaz. Sahada gördüğümüz La Liga’yla bizim ligimizin arasındaki farktı. Bizim yıldızları kayıran ve onları ön plana çıkaran futbol anlayışımızla, onların yıldızlarını takımın sıradan bir parçası yapan futbol anlayışının farkı. Dün Beşiktaş’ta herkes elinden geleni yapmasına rağmen lig standardı farkı sonucu ortaya çıkardı. Bu yüzden Beşiktaş’ı değil, ligimizin seviyesini sorgulamalıyız.