Direkt kaleye gittiler

Fenerbahçe’de Stoch, Bursaspor’da Ozan, iki takımın akıncılarıydı. Ama onlar destek bulamadı ve çok becerikli olduklarını da söyleyemeyiz. Stoch’un attığı gol dışında ciddi bir bitiricilik sorunu çektiği açık. O golü görmeseniz, Aykut Kocaman’ın, Galatasaray maçında neden onu kullanmadığını anlayabilirsiniz. Ancak o maçtaki plana yeniden döndüğünde, Bienvenu’yü sağa, Alex’i sola aldığında, ileride top tutmak da olanaksızlaşıyor. Semih bütün formsuzluğuna rağmen tek çıkar yol. Fenerbahçe’nin bu kadroyla bu oyun yapısıyla, bu ruh haliyle, bu puanda ve bu sırada olması inanılmaz. İki sene öncenin şampiyonu, yılmak bilmeyen, İnönü’de ve Kadıköy’de geriden gelip maç çeviren Bursaspor’un bu kadar yumuşak olması ise daha da inanılmaz. Taraftar tepkisinde sonuna kadar haklı.
Haberin Devamı ›
Hedef ne?
Üç çalışma var şu anda:
1-Şike yasasıyla cezalar azaltılıyor. Ve suçun kapsamı daraltılıyor.
2-Lig bu haliyle bitiriliyor...
3-Küme düşme cezası kaldırılmaya çalışılıyor.
Bunları kim istiyor? Kulüpler Birliği. Hem taraftarın mağdur olduğunu, hem taraftarına komploya kurban gittiği söyleyenler, hem de bu krizde adı hiç geçmeyenler. Taraftarlarına başka otoriteye başka konuşuyorlar. Kimse ceza almasın, paralarımızı almaya devam edelim. Dolayısıyla küme düşme olmasın. Şimdi bu üç koldan çalışmayı görünce sıradan bir insan ne düşünür? Bir an olsun kendinizi bu saçma durumun dışına çıkarın ve bakın! Gerçekte neler oluyor? “Onlar şike yapıyor” diye geçen yıl boyunca bağıranlar şimdi aman düşmesinler diyor... Bu nasıl oluyor?
Haberin Devamı ›
Ligi bitirmek
Baştan söyleyeyim. 10 yıl içinde İngiltere ya da İspanya Ligi’nin Türkiye’deki naklen yayın değeri Süper Lig’i geçerse şaşırmam... Bu hem doğal bir süreç, hem de kötü yönetimlerin hızlandırdığı bir süreç... Doğal, çünkü misal bizim peder beyin jenerasyonunda Vefa’yı tutanlar var, Taksim ya da Adalet taraftarları... Bizim jenerasyonda yok. Bizde 4 büyük taraftarı var sadece. Çünkü her şey gibi taraftarlık da merkezileşmiş bu sürede. Bugün merkezleşmenin de ötesinde küreselleşme var. Real-Barça maçı sırasında sosyal medyada da açıkça görüldüğü üzere, Türkiye’de özellikle genç nüfus neredeyse Fenerbahçe-Galatasaray maçı kadar heyecanlıydı. Bizim jenerasyon bir El Clasico keyfi yaşıyordu ama gençler neredeyse bir derbi gerginliği...
G-14 yıllar evvel bir Euro League planladığında yerel rekabetlerin hala çok güçlü olduğu gerçeğiyle karşılaşmıştı. Yani bir Liverpool’lu için hala en büyük maç Manchester United maçıydı, Barça maçı değil... Bu zamanla değişebilir. 2 ihtimal var. Ya büyük yerel ligler geleceğin NBA’i olacak ya da Şampiyonlar Ligi... Türkiye’de ise biz saçmalıklarla uğraşıyor, süreci kaçırıyoruz... İşte bu yüzden içinde bulunduğumuz kaosu iyi idare edemezsek Türkiye’nin en büyük 3. sektörü darmadağın olacak. Dışa bağımlı olacağız. Çocuklarımızın ilk takımı Barça, Real, Chelsea olacak... Yani ligi bitimek iyi de, ligi bitireceğiz diye ligi bitirmemek lazım...
Biz fanatiğiz
Biz böyleyiz, biz fanatiğiz. Böyle dizayn edilmiş bir toplum, biz hep mağduruz. Biz hep komplolara kurban gideriz. Biz hiçbir suç işlemiş olamayız. Tarihimiz tertemizdir. Geri kalan herkesin tarihi kirlidir. Biz savaş kaybetmeyiz. Almanlar keybettiği için kaybetmiş sayılırız. Özür dileyecek hiçbir şey yapmış olamayız. Herkes ahlaksızdır, bir tek biz ahlaklıyızdır. Biz böyle yetiştirildik. Toplumumuz böyledir. O yüzden bu süreçte adı geçmeyen ya da mağdur olduğunu düşünenler, sanık tarafı iyi anlamalıdır. Tüm kimliklerimizle sadece kendimiz iyiyiz ve geri kalan herkes kötüdür. Sadece bizim türümüz, sadece bizim dinimiz, sadece bizim milletimiz, sadece bizim cinsimiz, sadece bizim mezhebimiz, sadece bizim partimiz, sadece bizim görüşümüz ve sadece bizim takımımız. Biz böyleyiz. Kızmayın... Hepimiz böyleyiz. Hepimiz fanatiğiz. Neyin fanatiği olduğumuzun hiç önemi yok...
Haberin Devamı ›
Naçizane bir öneri
Bakmayın hakkında söylenenlere yapılan eleştirilere (zaman zaman benim de yaptığım)... Mehmet Ali Aydınlar bir başarı hikayesidir. Kişisel ve kurumsal olarak başardıkları kitaplık, filmliktir. Yaşadığı kişisel ve kurumsal krizleri atlama tarzı bile onun değerini anlamak için yeterlidir. Ve bu süreçte Türk futbolunun başında olması bir şanstır. Aydınlar bugüne kadar herkesi dinledi. Denge unsuru olmaya çalıştı. Ve belki de şu an için bu tavır doğruydu. Ama artık durum farklı. Aydınlar’a naçizane önerim şu. Savunmalar alınıp rapor oluşturulduktan sonra artık kimseyi dinlemesin. Sadece kendisini dinlesin. Eşini alıp bir tatile çıksın.. Telefonlarını kapatsın. Bu curcunadan biraz uzaklaşsın. 2 günde en doğru kararı verecektir.
Haberin Devamı ›
Kişilere ceza verilirse...
İddianameyi baştan sona dikkatlice okudum. Ekleri değil tabii. Aslını... Umarım üzerine yazıp çizen, yorum yapan herkes de okumuştur.
1-Çok ciddi maddi hatalar var... Tümer olayı hemen ilk dikkat çekeni...
2-Basına yansıyanlardan görüyoruz ki, özellikle eklerde konuyla ilgisi olmayan, suç unsuru taşımayan bir dolu görüşme kaydı da yer alıyor. Bunun neden olduğunu anlamış değilim.
3-Ancak öyle konuşmalar ve itiraflar var ki, üzerine yorum yapmak bile gereksizmiş gibi duruyor. Evet tamam! Biliyoruz ki bir çok şey göründüğü gibi olmayabilir. Adalet de kararını verir... Zaten bizim işimiz bu değil. Bizim bakmamız gereken futbolun hukuku. Eğer sıfır toleranssa, bir çok sanık için harika bir savunma gerekli...
Gelelim asıl soruna. Sorun Mehmet Ali Aydınlar’ın açıklaması. Kişilere ceza verilecek ama kulüplere lig sonunda. Bu olmaz.
TFF Yönetiminin önündeki seçenekler şu:
1-Kişiler ceza almaz, aklanır. Lig bu şekliyle biter.
2-Kişilerle ilgili yıl sonuna kadar karar alınmaz kavga sürer.
3-Kişilerle ilgili ceza verilir ve hemen düşme kararı da verilir.
Ama olmayacak olan şudur. Kişiler men edilip, lig devam edemez. Çünkü bugüne kadar böyle bir şey olmadı. Ve biliyoruz ki, büyükler işin içinde olmasa düşme kararları çoktan verilmiş olurdu.