Arama

Popüler aramalar

En iyisi Selçuk

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Galatasaray’ın ilk yarıdaki en iyi oyuncusu kimdi? Muslera mı? 2 topu direkten dönen Burak?

Bence Selçuk İnan... Sahada olmayışının ne kadar önemli olduğunu gösterdiği için... Selçuk İnan, Türk futbol tarihini değiştiren adam. Trabzon’daki son senesi ve geçen yıl oynadığı oyun onu başka bir yere koydu. Onun saha içi önemini de başka bir yere getirdi. Selçuk oyunun merkezi. Onu ve Fernandes’i bu ligde başka oyuncu yapan oyunu değil, öncesini okuyup pozisyon alması... Selçuk’u baskıda en arkada görebilirsiniz. Rakip kapandığında hücumun kalbinde. Nerede ihtiyaç varsa orada tam bir performans görürsünüz. Bu yönüyle hem çevresindekileri hem oyunu değiştiriyor Selçuk. Dün onun olmayışı Galatasaray’ı ilk yarıda çok zorladı. Oyunun merkezi yoktu.

Terim en uygun adayı oraya koyabilirdi. Bu adam ancak Hamit olabilir Galatasaray’da. Başta yapmadı... İkinci yarıda da bunu yaparak kazandı zaten... İlk yarıda geçirgendi Galatasaray orta sahası... Emre, Melo ve Sneijder şeffaftı. Bu yüzden pas yapmayı bilen, ama direnci zayıf Mersin orta sahası iş yaptı. Muslera soğukkanlı olmasa mevzu daha da karışabilirdi. 3 kez ‘karşı karşıya’da dev gibiydi... Geldiğinden bu yana belki de en damga vuran performansıyla.

Ama daha önemlisi hemen herkes kendisini kaybedip kavga ederken oyunda kalarak fark yarattı... Yani Selçuk’un, en iyinin yokluğunda en iyi o olmak zorunda kaldı. ‘Pekiyi’ydi... İkinci yarıda Hamit merkeze geçince iş değişti tabii. Galatasaray yine hücum organizasyonları kuramadı, ama direğe takılmak yerine sayı buldu. Mersin’in bildik problemleri derinleşti. Sayıca eksik olan MİY oldu neredeyse. Herhangi bir akın şablonu ortaya koyamasalar da fizik güçleriyle oyunu rakip ceza sahasına indirdiler. Bir penaltı ve kaleci hatasıyla da işi bitirdiler. Arena, Muslera ve Selçuk... Galatasaray bu silahlarına sıkı sarılmalı...

Drogba fark yarattı


Oyunu Muslera tuttu. Hamit merkez oldu. Ama Drogba aldı. Seyircinin yarattığı müthiş baskıyı en iyi değerlendiren oydu. Hem oyun anlamıyla hem de psikolojik yönüyle... Aldığı penaltı duruma çok uygun bir soğukkanlılık. Israrcılığı, rakibi korkutması, hakemi etkilemesi, arkadaşlarının hangi formayı giydiğini hatırlatması. Drogba fark yarattı...

Seyirci baskısı


Arena’da seyirci oyuna, kararlara direkt tepki veriyor. Kartlarda faullerde... Seyirci oyunun içinde. Hemen anında büyük bir gürültü kopuyor. Bu ideal bir tavırdır ev sahibi için. Rakibi, hakemi etkiler. Ancak burada bir ince çizgi var. Galatasaraylı oyuncular ve teknik heyet bundan bu derece gaz almamalı. Etki rakibe olmalı... Takım soğukkanlı kalmalı. Dün ilk yarıda öyle olmadı. Çünkü soğukkanlılık giderse her şey gidebilir.
Seyirci tepkisiyle kendi takımını rakipten çok etkiliyorsa sorun olur.

Mersin niye düşüyor?


Dakika 56... 6 kişiyle baskın yapıyor Mersin... Burhan belki de Nobre’nin sakatlığıyla ilgili olarak tam hareketlenmeyişinin de etkisiyle topu kötü kullanıyor. Melo kapıp akını başlatıyor. Mersin’de 6 kişi duruyor. Hiç geri dönme niyetinde değiller. Drogba net bir pozisyona giriyor ama kaçırıyor. Ama Drogba hep kaçırmaz. Sonra penaltıyı alıyor. Sonra golü atıyor... Ve tabii 40’ta sakatlanan ve yürüyemeyen Nobre’yi devreden sonra dahi 20 dakika oyunda tutan Mersin’in ligde kalsa mucize olur. Puan durumunda değil. Bu durumdan. İşte bundan düşüyor Mersin... Hakan Kutlu’yu bundan sorumlu tutmak mümkün değil tabii. Ama Kutlu’nun konusu ne, onu da anlamak istiyor insan.

Moen mi Abay mı?


Hakem yorumu yapmayacağım... Çünkü Moen’den daha kötü olamaz! Abay... Hatası olabilir, ama Real maçının hakeminden daha kötü olamaz. 2 net penaltı, 1 net kırmızı... Peki neden Terim, Davala ve Şaş orada değil de burada kendilerini tribüne yollatacak kadar kendilerinden geçiyor? Çünkü UEFA’nın iktidarı kabul ediliyor, ama TFF’nin edilmiyor. Ama gerçek olan şu ki yakışmıyor... Ben yakıştıramıyorum.