Kazanın olay olsun!

Haberin Devamı ›
Terim’i bırakmak büyük hata olur
Kırmızı kart doğrudur. Terim’in topu yere vurduğu pozisyonda Hamit’in hareketi de fauldür. ‘Yere bir şey atan teknik adam dışarı alınacak’ kuralı devre arasında koyulduysa hatadır. Çünkü bu kadar önemli kurallar maçında ortasında konmaz. Ama bu da Terim’i kurtarmıyor maalesef.
Öte yandan Terim’in hakemle ilgili niyet okumaları başka bir yolu açıyor. Herkes herkesle ilgili niyet okuyabilir demek ki!
Dolayısıyla Terim’in sıkıntısı üzerine ben de bir analiz yapayım:
Terim seneye devam etmek istiyor. Yeni sezon planlarını uzun süredir yapıyor. Ancak devam edileceğine dair yönetimden bir sinyal dahi alamıyor. Galatasaray Yönetim Kurulu Fatih Terim’e ‘hoca seneye de beraberiz’ diyemiyor bir türlü. Bu hatadır. Ünal Aysal çok iyi bir yönetici. Ancak futbol başka bir alan. Çok çabuk gelen başarılarda Terim’in rolünün ne kadar büyük olduğunu tam analiz edebildiklerini düşünmüyorum.
Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz 1.5 yılda kazanılan başarıların baş aktörüdür Terim. Başarı bu kadar çabuk gelince kolay zannedebilirsiniz ama öyle değil. Bu hatayı daha önce Canaydın, Lucescu’yu göndererek yapmıştı. 10 yıl sonra aynı hatayı bir daha yapmak köklü kurumlara yakışmaz. Bazen başarının analizini yapmak başarısızlığınkini yapmaktan çok daha zordur. Dikkatli olmak gerekir.
Hem en mağdur hem en güçlü
Tekrar soruyorum. Bir insan, bir kurum hem en mağdur hem de en güçlü olabilir mi? Bu ülkede futbol iki kurumun ellerindedir. Fenerbahçe ve Galatasaray... Her şeyi onlar yönetir. TFF’yi, hakemleri, medyayı.
Baskı altına alırlar. Her seçimin içindedirler. Hep onlar kazanır. Dolayısıyla onlara komplo kurulamaz.
Onların içine düştükleri davalar başkalarının başına gelse sorun olmaz, hemen ‘adalet işler’ Onların borsa hamlelerini başkaları yapsa sorun olmaz hemen adalet işler. Ama Türkiye’de futbolu değil sporu onlar yönetir. Evet çok güçlüdürler ama mağdur asla. Kimse hem en mağdur hem en güçlü olamaz. Hele bu iki büyük asla...
Şampiyonlar Ligi çeyrek finali başaltı futbol ülkeleri için final sayılır. 96-97’de Panathinaikos yarı finali gördüğünden buyana durum budur. O günden bu yana 5 büyük lig dışından yarı finale çıkabilmiş ya da ötesini görebilmiş 4 takım var. Kulüp olarak bu seviyede daha önce bulunmuş hatta ekol olmuş 4 kulüp.
96-97’de Ajax, 98-99’da Dinamo Kiev, 2003-04’de Porto ve 2004-05’de PSV. Bu ligin yarı finali 5 büyük lig dışındakiler için çıkılması mucize bir seviyedir. Düzen her yönüyle sürprizleri minimize etmek üzerine kuruludur. Yani 5 büyük lig dışına neredeyse kapalıdır. Şampiyonlar Ligi çeyrek finali bizim için finaldir. Geçersen kupayı kaldırmış kadar olursun. Dolayısıyla Terim’in ekibi zirve yapmıştır. Gerisi boş laftır. Futbol gerçeklerine dayanmayan işkembeden bir iddianın ötesine geçemez. Bu kuşkusuz çeyrek finale çıkıldığında yarışmayı bırakacağınız anlamına gelmez. İlk maçı 3-0 kaybetseniz bile.
Bugün Galatasaray maçı kazanmaya çıkacak. Kafada başka bir hedef olmamalı. 10. dakikada tur şansını bitirecek bir gol yense de galibiyet motivasyonu kaybedilmemeli. İlk maç yok artık. Amaç kazanmak. Ve Galatasaray bunu yapabilir. İlk maçtaki oyun kurgusu söylenenin aksine eldeki kadro çerçevesinde yerindeydi. Real Madrid bu sezon attığı gollerin %69.4’ünü yerleşik savunmalara karşı atmış. Bu takıma kapanamazsınız. Salt savunma yapamazsınız. Topu ayakta tutmak ve hükmetmek zorundasınız. Dortmund da Manchester United da bunu yaptı. Terim de planını bu gerçeğin üzerine yaptı. Ama onu yanıltan oyuncular oldu. Misal Sneijder... Xabi Alonso’ya alan bıraktı. Halbuki orada oyunun merkezinde defansif bir görevi vardı. Bunun üzerine Melo ve Selçuk’u oyuna sokacak bir pas merkezi de olmalıydı. Bunların hiçbirini yapamadı. Eğer Sneijder’i transfer ediyorsanız Real Madrid maçında bunları tecrübesiyle yapsın diyedir. Başka bir şey için değil. Ve eğer Real Madrid karşısında böyle hayati bir rolün iç boş kalırsa sorun büyük olur. Aynı şekilde eğer Arsenal’den sağ bek transfer ediyorsanız, hem savunmanı lideri olsun hem de hücumu forse etsin diyedir. Eboue maalesef savunma ödevlerinden sınıfta kaldı. Biz hala Sabri’yle dalga geçelim. 3 gol yedi Galatasaray. İlki hızlı akınla, ikincisi yerleşik savunmada ve sonuncusu da 3 stoper sahada olmasına rağmen duran topta. Eğer herkes görevini %100 yapmazsa kader bu olur. ‘Real’ite budur.
Bugün cezalar dışında kadro değişir mi bilmem ama asıl değişmesi gereken bu gerçeğe uygun oyundur.
Galatasaray Real’e karşı kapanamaz. Galatasaray Real’e karşı önde top yekun baskı da yapamaz. Çünkü iki oyuna da çareleri sağlamdır. Yapılması gereken orta sahada pas duraklarını çoğlatıp topa sürekli sahip olmak. İlk maçta Sneijder dışında gayet iyi bir seviyede yapılan bu oyuna Hollandalı katkı vermek zorunda.
Bu olursa galibiyet gelir. Sonrasını ve daha fazlasını maçta düşünürsünüz. Bu akşam kazanmak lazım. Tur
gelmese de... Kazanın olay olsun, asla kolay olmasın...