Arama

Popüler aramalar

Yanal'ın başarı yolu

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ersun Yanal zor bir iş başardı. Fizik oyuna çok da yatkın olmayan bir takıma sezon başında ani bir manevrayla başka bir oyun oynatmaya başladı. Bu en büyük başarısı. Büyük bir esneklik gösterisi. Bunu yaparken handikapları vardı:

1- Öndeki 3’lüden yedekliği dert etmeyecek yegane oyuncu en çok ihtiyaç duyduğu pivot, Webo’ydu.
2- Kuyt’ın mücadeleciliği bu orta saha yapısında elzemdi. Ancak tıpkı Alper gibi teknik açıdan çok yetersiz olması onu etkiledi. Kuyt kariyeri boyunca ceza sahası içinde yılmaz bir avcı olduğu için sivrildi. Bunu unutmamak lazım. Kaleye bu kadar uzakken zaman zaman sorun oldu. Ne zaman Fenerbahçe rakip ceza sahasına çöreklendi, Kuyt ortaya çıktı.
3- Orta sahada topla ve pasla ilerleyecek oyuncu eksikliğini (Emre ve Holmen dışında yok) yaşadı. Bu anlamda güvenilir bir oyuncu bulamadı. Baroni bu anlamda güvenilir değil. Belli ki hoca Salih için de iyi düşünmüyor. Holmen ise tamamen fotoğrafın dışında...
Ancak Yanal tüm bu sıkıntıları başka bir yöntemle aşmayı bildi. Caner ve Gökhan’ı orta sahanın lokomotifleri yaptı. Hatta Caner ilk yarının belki de en iyi oyuncusu. Onu bu role ve bu performansı gösterebileceğine ikna edebilmesi az görülür bir teknik adam başarısıdır. Yanal bu plan ve uygulamalarıyla ilk yarının en iyisidir.

Salih gitsin mi?

Kuyt’ın önemini anlamak da anlatmak da kolay değil. Ancak Karabük maçında belki de kariyerinin en kayıp oyunlarından birini oynadığı da açık. Bazen istatistiğin anlatamadığı kötü oyunlar vardır. Bu tip bir tökezlemede Kuyt’ı sahada tutmak ona haksızlık. O artık yaşlı oyuncu statüsünde ve ona saha içinde bu duyguyu yaşatmamak lazım. Öte yandan bu tip bir kötü oyuna Baroni de eşlik ederken Salih’in hiç düşünülmemesi sadece bir tercih anlatmaz. Kuyt ve Baroni’nin önceki günkü oyunlarında dahi Fenerbahçe orta sahada bir pas istasyonu ararken Salih oyuna giremiyorsa bu, ‘Salih bu takımın oyuncusu değil’ demektir.
Her zaman formanın verilmeyeceğini oyuncu tarafından alınacağını düşündüm. Eğer pazar günü dahi formayı alamıyorsa Salih bu değerde değil demek ki... Ama bir soru da sormak lazım: Bizim geçen sene seyrettiğimiz yıldız adayı yetenek bu adam değil mi Ersun Hocam?

Psikolojik zafer

Yanal’ın bir başka başarısı ise rakip teknik adam ve oyuncuları Fenerbahçe’yle başa çıkamayacaklarına inandırması. Beşiktaş maçından sonra Biliç’in yaptığı ‘Fenerbahçe’nin muazzam bir fizik gücü var’ itirafı, bilimsel verilerden çok psikolojik bir altyapı taşıyor. Yanal, ‘Bizimle baş etmek isteyen bizim kadar koşmalı’ diyor ve buna herkesi ikna ediyor. Halbuki durumun öyle olmadığı Karabük maçında ortaya çıktı. Fenerbahçe sadece pas oyununda paralize oldu ve yeni plan üretemedi. Yanal buna yeni bir plan üretmek zorunda.

Hep santrfor hamleleri
Yanal’ın tüm bu durumu ve Karbük maçında yaşanan sıkışmayı çözecek başka bir plana ihtiyacı var. Oyun sıkışınca rakibi ceza sahası içine dönmeye ikna eden hamlesi pazar günü yetmedi. Yanal ne yapıyor? Gole yakın değişik özellikli, korkutucu 4 golcüyü sahaya sürüyor. Ve rakibe şunu düşündürtüyor: Bunlar 2 pozisyon bulsa birini atar. Kapanalım. Fenerbahçe 1 kişi eksik olduğu maçta dahi rakibine böyle düşündürttü. Ve sezon boyunca bu düşünceyi destekleyecek kanıt üretti. Son dakika golleri hep korkutucudur.

Maç içi analiz ve hamleler

Bu kadar başarılı bir planın Karabük maçında da uygulanması normal. İkinci yarıda çok kötü oynayan Alper’i çıkarıp Webo’yu almak da... Ancak Karabük pas oyunundan vazgeçmeyince sistem çöktü. Burada Yanal’ın sezon boyunca gösterdiği esnekliğin maç içinde aynı seviyede olmadığını gördük. Fenerbahçe ne topu Webo’ya atıp önde basabildi, ne de topla çıkan rakibini durdurup pas oyunu kurabildi. Yanal hemen orta sahayı kuvvetlendirebilirdi. Çünkü Karabük, Caner ve Gökhan’ı sürekli geri ittiği için orta sahada pas istasyonu bulamıyordu. Yapmadı, bekledi. Bu tabloda Fenerbahçe’ye bir alternatif plan şart. Yanal bunun analizini yapacaktır.

Alves tribünde olmalı

Cezalı olan oyuncuya evine gitme ödülü verilmez. Eğer Alves hafta sonu tribünde olmazsa evine gidemeyen ve çalışmak zorunda olan oyunculara ayıp edilmiş olur. Portekizli bu Noel’i İstanbul’da geçirmeli.