Arama

Popüler aramalar

Kalp Alex, beyin Deivid

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Tamer Bağlan’ın kulakları az çınlamamıştı 2006/07 sezonunun ilk aylarında. Çünkü Kezman ve Deivid transfer edildiğinde, herkes Sırp golcüden bahsederken, sevgili Tamer, “Kezman falan hikaye. Fener süper bir adam aldı. Bu Deivid var ya, tribünleri ayağa kaldırır” öngörüsünde bulunmuştu. Ancak Brezilyalı’nın ilk sezonundaki ‘kötü’ görüntüsü sonrası, “Hani senin süper transferin!” sözlerine ne yanıt vereceğini bilememiş, kendinden şüpheye düşmüştü. İkinci sezonunda kendine gelebilmişti Deivid ve dolayısıyla bizim Tamer. Kinayeli sözler de, “Haklıymışsın abi”ye dönüşmüştü.
Hani derler ya, bazı şeyler yokluğunda daha iyi anlaşılır diye. Deivid’de de aynen öyle oldu. Aurelio, bana göre, bu ligin en iyi ön liberosuydu. Dolayısıyla kaybı da büyük oldu Fenerbahçe için. Ancak asıl kayıp o değildi. Selçuk, Deniz, Maldonado veya yeni bir transferle tam olarak olmasa da, yeri doldurulabilirdi Sambacı’nın. Ama yeri kolay kolay doldurulamayacak biri vardı; Deivid. Fenerbahçe, asıl darbeyi onun sakatlığıyla yaşadı. Sezon başı kampında Brezilyalı oyuncunun fibula kemiği kırıldığında, “Fener şimdi yandı” demiştim. Çünkü herkesin sandığının aksine, bu takımın beyni Alex değil, Deivid’di bana göre. Alex müthiş bir futbolcu. Daha top kendisine gelmeden, 2 hamle sonrasını düşünüyor; milimetrik paslarıyla savunmayı öldürüyor; frikikleri ve kornerleriyle Fenerbahçe’yi rakipleri karşısında hep bir adım öne taşıyor. Ama takımın beyni değil. Olsa olsa kalbidir. Gökhan’ın son maçlardaki müthiş çıkışını; Selçuk’taki, Josico’daki, Uğur’daki gelişmeyi düşünün bir. Ne oldu birdenbire? Olan şu; Deivid geldi, (yarım haliyle) hepsini oynatmaya başladı. Çünkü o sadece kendisi oynamıyor, tüm takımı oyunda tutuyor. Bir bakıyorsunuz sağ kanatta Gökhan’ın önünü açmış, attığı pasla onu atağa kaldırıyor. Sonra ortaya gelip Selçuk’la verkaça giriyor, ondan alıp Josico’ya dönüyor, tekrar alıyor bu kez sola dönüp, Uğur Boral’ı oyuna sokuyor. Alıyor, veriyor, topu saklıyor, adam eksiltiyor, hızını alamayıp, derbideki gibi 2-3 rakipten sıyrılarak, ağları havalandırıyor.
Beyin sağlıklı işleyince de, vücut tüm organlarıyla canlanıp, harekete geçiyor. Takıma getirdiği hava da cabası...
İkisini birden izlemek müthiş bir keyif ama, “ya Alex, ya Deivid” tercihini yapmak zorunda kalsam, hiç düşünmeden “Deivid” derim...