Arama

Popüler aramalar

Ruhunu yitirenler topluluğu

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Arena’da 1-1 sona eren maçın rövanşında, Roma’da, Lazio ile karşılaşan Galatasaray, sahaya beklenene yakın 11 ile çıktı. Maça geçmeden önce, İtalyan güvenliğinin ve polisinin, basına tutumundan bahsetmek gerekir. Çantalarımızı en az ikişer kez aradıktan, ayakkabılarımızı çıkardıktan sonra, kapıda bir saat beklemenin ardından, karşılaşmaya yaklaşık bir saat kala yerimizi alabildik.

Bu sitemim ya da şikayetim tabii ki İtalyanlar’a değil. Fakat her Avrupa organizasyonunda statlarımızda en iyi yerleri onlara veren, en iyi hizmeti onlara sunan Türkiye Futbol Federasyonu ve Türkiye Spor Yazarları Derneği, artık birilerine yaranma sevdasını bırakmalı. Adamların, bir takımı kritik maça çıktığında, sadece sahada değil saha dışında da polisi, güvenliği, stat güvenliği ile psikolojik baskıyı kuruyor.

Gol mucize olurdu

Tur için mutlaka gol bulmak zorunda olan Galatasaray, ilk yarıda ceza sahasına dahi giremedi. İlerideki aksiyonları yönlendirecek olan Selçuk, Sneijder ve Podolski adeta sahada volta attı. Yasin ise futbola yeni başlayan çaylak oyuncular gibi, her topu ezdi.

İlk yarı bitebilirdi!


Lazio cephesi ise, elinde tuttuğu skor avantajını koruyabilmek adına, tempoyu düşük tuttu. Maçtan önce ‘planlarımızı gol atmak üzerine yaptık’ diyen Mustafa Denizli’nin takımı, skoru değiştirmek adına, tek bir hamle bile yapamadı. Organize olmakta zorlanan, ileri top taşıyamayan Galatasaray, koca 45 dakika boyunca rakip kaleyi yoklamak bir yana, ceza sahasına dahi giremedi. 42. dakikada Biglia’nın ceza sahası dışından sert vuruşunu, Muslera son anda kornere tokatlamasa, Denizli ve takımı için macera ilk yarıda sona ermiş olacaktı. Futbol adına son derece keyifsiz geçen mücadelenin ilk yarısı 0-0 sona erdi.

Amatörce hatalar


Karşılaşmanın ikinci devresi ise, bambaşka bir tempoda başladı. Galatasaray, Podolski ve Sneijder’la önde basarken, daha fazla risk aldı. Cim Bom tempoyu artırırken, Lazio kalesine yüklenmeye başladı. İtalyan temsilcisi ise savunma güvenliğini ikinci plana atan temsilcimizin üzerine, hızlı ataklarla geldi. Fakat 59. dakikada Parolo kornerden gelen topa ceza sahamız içerisinde kafayı vurdu ve top ağlarımıza gitti: 1-0.
İlk maçta olduğu gibi yine duran toptan gol yiyen Sarı-Kırmızılar’ın bu sorunu hala çözmemesi, açıklanabilecek bir durum olamaz. Golden iki dakika sonra ise Anderson, Matri’nin gönderdiği topa arka direkte dokundu ve fark 2’ye çıktı: 2-0.

Yasin umutlandırdı

Tur için umutlarımız biterken 62’de Sabri’nin derinlemesine gönderdiği topa, Yasin ceza alanında iyi vurdu ve skor 2-1’e geldi. Fakat savunmadaki amatörlükler devam etti. Oyuna 70’te giren Klose, 72. dakikada Radu’nun pasında ceza alanı içerisinde golü yapmakta zorlanmadı: 3-1.

Böylesine amatör goller yiyen ve bir türlü kalesini savunamayan bir takımın tur atlaması mucize olurdu. Öte yandan, karşılaşma boyunca, sahada gezen Podolski, Selçuk ve Sneijder’ın vurdum duymazlığı gelecek için son derece vahim. Mustafa Denizli’nin ise her iki maçtaki kadro ve taktiksel tercihi tam da İtalyanlar’ın istediği gibiydi. 180 dakika boyunca golü düşünecek kadro, sahada bir türlü yoktu. 85. dakikadaki Donk-Bilal değişikliği ise herkesin aklıyla dalga geçer gibiydi. Ligden sonra, bir kulvardan daha kopan Aslan için, artık köklü bir değişim zamanı.
Bu yönetim ve bu oyuncularla başarıya ulaşmak hiç de gerçekçi bir hedef değil.