Ağır çekim yorumlar!

Daha önce The Independent ve The Daily Telegraph gazeteleri konuya yer vermişlerdi. İki makalenin de içeriği aynı ve başlıkları benzerdi: “Futbol hakemleri gerçekten kör” başlığı altında insan gözünün ofsayt pozisyonunu sağlıklı algılayamadığı ve bu nedenle çeşitli yorum hatalarına neden olduğu bir Göz Doktorları Grubu’nun araştırmasıyla ortaya çıkmıştı.
Haberin Devamı ›
Bu buluş, tribünlerde maçları izleyen yüzlerce çift gözün neden farklı yaklaşımlarda bulunduğunu kanıtlamak bakımından da önemli. Kanımca daha önemlisi, bu saptamanın toplumumuzda yaygınlaşması ve bilinmesi; futbol kamuoyunun tüm kesimlerine ulaştırılması. Bu sayede insanlar yanılgıların salt hakemler için var olduğu yanlışından kurtulup, onlara karşı daha hoşgörülü olmak anlamında aşama yapabileceklerini düşünebiliriz.
Hakem yorumcularının durumu
Bu işin bir yönü. Kanımca daha anlamlısı ise, artık her gazete ya da kanalda hakem hocalarının yorumlarının veya apar topar hakemliği bıraktırılarak, bir hafta önce birlikte düdük çaldığı arkadaşlarını eleştiri yağmuruna tutan hakem yorumcularının durumlarıdır.
Haberin Devamı ›
İnsan gözü aynı anda birkaç değişik hareketi gereği gibi saptayamadığına göre televizyondaki ağır çekim yorumlar ne kadar gerçekçi ve önemli olabilir? Toplum bu konuda yeterli bilinç düzeyine ulaştığında Erman Hoca ve diğerlerinin ağır çekim düşünceleri bugünkü kadar ilgi uyandıracak mı?
Bu tür programlar daha işin başında hakem-futbol-yönetim üçgeninin uygulamada felsefesine uygun değildi. Sadece Hıncal Uluç-Erman Toroğlu ikilisinin Kale Arkası, pozisyon yorumu dışında eğitim içeriği olduğundan yararlıydı. Ancak bu ikili ayrıldıktan sonra işin eğitim yönü çöp kutusuna atılıp popülist yaklaşımlar ön plana çıkartıldı.
Özünde hakemlerin maçı yönettikleri anda yaptıkları yorum hatasını, batı dillerinde “slow motion” denilen ve bizde “ağır çekim” olarak kabul gören belki de dilimize “yavaşlatılmış gösterim” şeklinde çevrilebilecek bir yayın yöntemiyle ortaya koymak yanlışa başka yanlışlıklar katmak anlamına gelebilir.
Bütün gözler yanılabilir…
Çünkü yavaşlatılmış gösterim yapılan hareketin şiddetini abartılı bir şekilde gözler önüne getiriyor. Normalde belki de aldığı darbe ile denge kaybı söz konusu bile olmayacak mücadelelerde bir dokunma izleyenleri yanılgıya düşürebiliyor. Özellikle maçlar sırasında futbolun tuzu biberi olan nizami şarjlar yavaşlatılmış gösterimlerle kural dışı olarak futbolseverlere yansıtılıyor.
Bu nedenle TV kanallarında son zamanlarda pek moda olan “hakem eleştiren programlar” gerçekte kafaların daha fazla karışmasına da neden olabiliyor. Bu tür programlar futbolun “tartışma ve konuşulma yoluyla cazibesini koruması” ilkesine ters düşüyor. Futbolda doğru kararları makinalar ya da TV kameraları verecekse futbolun doğası zarar görür. Futbolun vazgeçilmez ilkesi şudur: Bütün gözler yanılabilir… (6 Mart 1998’de Yeni Yüzyıl gazetesinde yazdığım bir yazı)