Aziz Yıldırım ile anılara yolculuk...

Haberin Devamı ›
Aziz Bey’i tanıdığımda, spor basınında onun adını bile bilen yoktu. 1990’lı yılların başıydı ve Fenerbahçeli eski futbolcular haftada iki gün Dereağzı’nda halı saha maçları yapıyorlardı. O günlerde tutkulu bir Fenerbahçe taraftarı olan Aziz Yıldırım bu maçları organize eder, kendisi de oynardı. Ben de Spor Akademilileri Derneği başkanıydım. Derneğin bir etkinliği için rahmetli Yılmaz Yücetürk’den yardım istemiştim. Yılmaz Hocam, o maçların biri oynanırken Dereağzı’na çağırıp Aziz Yıldırım ile tanıştırdı beni. Çok geçmeden önce futbol şubesi sorumlusu arkasından da Fenerbahçe başkanlığına seçildi. 20 yıl önce Vefa Küçük’ü bir oyla geçip başkanlığa ulaştıktan sonra basına yansıyan fotoğrafı hiç gözümün önünden gitmedi.
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Başkanlığı’na seçildikten bir yıl sonra Fanatik gazetesinde yazmaya başladım. 10 yıl boyunca saygıya dayalı bir ilişkimiz oldu. Hiç beklenmedik anlarda beni arar o günkü yazım üzerine görüşlerini bildirirdi. Bir gün, Fenerbahçe’yi takip eden muhabirleri toplayıp Fanatik’te yayımlanan yazılarımı örnek göstermesini Cüneyt Karakaya bana iletti.
İlk zamanlar basın mensupları ile yöneticiler Fenerbahçe Stadı’nın protokol kapısından girerlerdi. Aziz Bey ile sık sık karşılaşırdık. Bazen boynuma sarılır, bazen ceketini ilikleyerek “Metin Bey nasılsınız?” diyerek resmi bir tavır takınır bazen de göz göze gelmemize karşın ilgilenmeden geçip giderdi. Son hali takıma ilişkin bir şeylere sinirlendiğinin göstergesi olmalıydı.
2006 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne davet ettim. Fenerbahçeli Rektör Prof.Dr. Faruk Karadoğan’ın odasına çıktığımızda ilk işi Kampus’u incelemek oldu. “Kampus tahminen 250 hektar civarında olmalı” dedi. Gerçekten de kampus alanı söylediği kadardı. İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’ndeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde konuşmasını yaptığı sırada, Galatasaray’ın Avrupa şampiyonluğunun rastlantı olduğunu söyledi. Fenerbahçe’yi Mustafa Denizli değil kendisinin şampiyon yaptığını da İTÜ’de söyledi. O gün bir İTÜ öğrencisi kendisini çok ağır bir şekilde eleştirdi. Galatasaray taraftarı olduğunu söyleyen öğrencimize verdiği yanıt tarihidir: “Burası üniversite. Bura aklın ve düşüncenin özgürleştiği yerdir. Eleştirilerinizin hiçbirine katılmıyorum, ama düşüncelerinize sonuna kadar saygılıyım”.
Aziz Yıldırım 20 yıl Fenerbahçe başkanlığı yaptıktan sonra görevini genel kurulun tercihi sonucunda Ali Koç’a devretti. Yeni başkanın Aziz Bey’i hak ettiği bir şekilde onurlandırmasının üzerine söylenecek söz yok! Ancak şunun altını bir kez daha çizmek gerekiyor: Bir gün, büyük kulüplerin salt futbol kulübü olmadıkları herkes tarafından anlaşılırsa, bir daha Aziz Yıldırım kadar başarılı bir başkanın zor geleceği de anlaşılır olacaktır. Aziz Bey, Fenerbahçe tarihinin en kritik kavşağında görev yapmış saygı ile anılması gereken bir başkandır.