Büyük takım gibi oynamak…

Türkiye-Hollanda karşılaşmasından önce tanımlanması zor bir duygu yoğunluğu yaşadım. Ulusal marşımız seslendirilirken beyaz formalı 11 genç adam hep bir ağızdan söylüyorlardı marşımızı. Bu ana takıldım! Oysa bazen haftada üç gün oynanan lig maçlarında, iki takımın toplamında ancak üç beş kişinin dudakları kımıldardı. Futbol alanına çıkıldığında herkesin söylediği bir ulusal marş merasimini özlemişiz ya da söylenmeyen marş durumunu kanıksamışız…
Haberin Devamı ›
Oyun gerçek anlamıyla “büyük” bir karşılaşma oldu. Alınan sonuç bir yana maçın büyümesinde asıl rolü Türkiye Ulusal Takımı oynadı. Daha önce Dünya Şampiyonu Fransa’yı yenmemize karşın bugüne değin hiçbir ulusal karşılaşmayı bu denli üst düzeyde oynamamıştık.
Çünkü oyunun anahtarı da kilidi de bizim elimizdeydi. Bu nitelikleri ikinci bölgede birbirini karşılayan iki takımın becerilerinden ve ortaya koydukları fizik mücadeleden anlamak mümkündü. Dar alan futbolu bizim ezelden gelen sorunlarımızdan biriydi.
Ne var ki, neredeyse ayak basacak alan bulmanın bile zor olduğu ikinci bölgeden öylesine başarılı çıkarttık ki topu, Hollanda kalesinin önünde bir anda istediğiniz hareketleri yapacak alan genişliği bularak oynadı bizimkiler. Dar alandan çıkarken top cambazlığı ile futbol tekniğinin ne olduğunun ayırımını gözler önüne seren Ulusal takım oyuncuları buldukları geniş alanların değerlenmesi için çabuk oyunu öncelediler. Henüz ilk golde herkesin sağ ayağıyla vuracağını düşündüğü halde çabuk davranan Burak Yılmaz sol vuruşu ile golü attı.
Haberin Devamı ›
Maçın 3-0’dan sonraki bölümü bu büyük oyuna karşın, Şenol Güneş’in yeniye güvenmeme, eskiden medet umma duygusu içinde olduğunun bir göstergesi olsa gerek. Caner Erkin’i sözüm ona önlem olsun diye oyuna aldı ama takımı iyice alanının çevresine hapsetti. Zaten savunması olmayan Caner ortalarda dolaşıp dururken bir de ödüllendirilerek kaptanlık bandı takıldı koluna.
Böyle güzel bir oyun ve sonuçtan sonra eleştirmenin hoş olmadığını biliyorum. Ancak şahlanmış ve bundan sonra da bu konumunu koruyacak olan ulusal takımın dizginlerini bıraksın Şenol Hoca. Gereğini onlar yapacaktır…