Fenerbahçe'de ne değişmeli?

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe hakkında yorum yapan çoğu arkadaşımız sarı-lacivertli talımın futbolunu "gri" rengi ile özdeşleştiriyor. Bir futbol takımının oynadığı futbola gri demek ne anlama geliyor? Biz üniversite okuduğumuz yıllarda, sağa sola sapmayan, ortalarda dolaşan insanlara "gri" denirdi. Tepkisiz, sorunlar karşısında uyanık olmayan ya da problemlere karşı duyarsızlık grinin tam da karşlığı gibiydi.
Fenerbahçe'nin futbolunda elbette ki duyarsızlık yok ancak bir anlaşılmazlık olduğu gün gibi ortada. Fenerbahçe'nin bir oyun stratejisi var ama hangi belirgin taktikle oynadığını anlamak zor. Strateji açısından rakibe baskı uygulayarak güç gösterisi yapmaları yerinde. Ancak bu stratejinin içine rakibi açmaza düşürecek "belirlenmiş taktikler" yerleştirmek gerekir. Fenerbahçe'nin sorunu belki de burada.
Sözgelimi, Fenerbahçe birkaç yıl önce taktik açıdan beklerini çok iyi kullanan bir takımdı ki, Gökhan Gönül ve Caner Erkin'in oyuna katılımı ile rakiplerinin iki savunma bölgesini de adeta çökertiyordu. Bu sezon, söz konusu belirgin bir taktik yapı oluşturulamamış.
Örneğin, Fenerbahçe'nin hücum taktiği nedir? Bek kaçırmak mı, orta alandan rakip stoperlerin arasına oyuncu sızdırmak mı, tüm sahada baskı uygulamak mı, hızlı karşı atak oynamak mı, oyunu santrforun etrafında olgunlaştırarak ver kaçlar denemek mi, beklerle eşgüdümlü kanat bindirmeleri yapmak mı ya da kontrollü oynamak mı?
Fenerbahçe'nin futbolundaki karışıklık ve belirsizliğin temel nedeni belki de beklerin verimsizliğidir. Şu anda elde Isla, Şener, İsmail ve Hasan Ali var. Gerçeği söylemek gerekirse bunların hiç biri Fenerbahçe'nin amaçladığı hedefleri kaldıracak oyuncular değil. İsmail Köybaşı, Gaziantepspor'dan Beşiktaş'a transfer edildiğinde Türkiye tarihinin en iyi beki olabilecek niteliklere sahipti. Ancak sakatlıklar yüzünden 7-8 yıllık bir uzun dönemde neredeyse futbol oynayamadı. Geçirdiği çapraz bağ sakatlığı bir sporcunun yaşayacağı en ağır sakatlıktır. Büyük edebiyatçılarımızdan Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" adlı eserini okuduğunu öğrendiğim zaman İsmail'e olan sempatim artmıştı. İsmail Sabahattin Ali'nin "Kuyacaklı Yusuf" ve "İçimizdeki Şeytan" adlı eserlerini de okuyup yaşama bakışını geliştirebilir, çok da iyi olur. Ne var ki geçirdiği sakatlıklar yüzünden futbolunu geliştiremiyor, Beşiktaş'ta olmadı Fenerbahçe'de de olmuyor...
Şener olağanüstü yürekli, çalışkan ve temiz duygularla futbol oynamaya çalışan bir bek. Ancak belli bir standardı yok. Ne zaman ne yapabileceğini kestirmek güç. Hasan Ali Kaldırım teknik anlamda en iyileri ancak onun da güç ve devamlılık sorunu var. Isla'yı ise izliyorsunuz. Bu durumda Fenerbahçe'nin kanat oyunları ile futbolunu netleştirmesi zor görünüyor. Göztepe maçını bir kanat ortasıyla kazansa da, Fenerbahçe işini rastlantılara bırakacak bir takım olmamalı. Bu durumda elde kalan çok paslı Aykut Kocaman anlayışıdır. Ancak kanatları iyi işlemeyen, rakip savunmanın arasına adam kaçırmak fikri olmayan bir yapı ancak yan ve geri pas yapabilir ki, bu da rakibin savunmada her türlü önlemi alması demektir. Çok pas yapmanın amacı rakip için sorun yaratmaktır. Fenerbahçe'nin yaptığı çok pas rakibin hatları arasında gedik açıyor mu? Bu sorunun yanıtı verilebilirse, Fenerbahçe'de değişim ve buna bağlı olarak gelişim baş gösterebilir...