Lüksemburg mucizesi!

1990’lı yılların başında Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü yapan İngiliz Gordon Milne “Futbolda mucize yoktur. Yaşanan her olay, her sonuç futbolun doğasıyla uyumludur” derdi.
Haberin Devamı ›
Ancak biz sadece futbolda değil hayatın her alanında mitlere, mucizelere, krallara, imparatorlara inandığımız için gerçekleşen bir futbol olayının sonuçlarını olağanüstü güçlere bağlamakta becerikliyiz.
Ben de futbolda her sonucun doğal olduğuna inananlardanım. Ancak Lüksemburg’un oynadığı futbolu izleyince gözlerime inanamadım dersem olayı abartmış olmam. İki oyuncusu(Rodrigues ve Sinani) neredeyse bizim savunmayla alay etti!
Bir zamanlar Lüksemburg’a yarım düzine…
Yöneticilerimiz hiç düşünüyor mu, bir zamanlar Avrupa’nın orta sınıf takımlarından bile(örneğin Polonya) yarım düzine gol yediğimiz günlerde bu Lüksemburg’a nasıl altı-yedi gol atabiliyorduk? Lüksemburg bize bugün kendi sahamızı dar ediyorsa nedenini nerede aramak gerekir?
Çok uzağa gitmeye gerek yok, çözüm yanı başımızda ve yöneticilerimizin yanlış düşüncesindedir. Dün Beşiktaş’ın futbol şube sorumlusu Ceyhun Kazancı’ya basın mensuplarından biri yabancı sınırlamasına ilişkin soru sordu.
Haberin Devamı ›
Sayın Kazancı’nın yanıtı Türk futbolunda sorunun nerede olduğunu açıkça göstermekteydi. Şöyle yanıtladı Kazancı: “Yabancı sınırlamasının Türk futboluna bir yararı olduğunu düşünmüyorum. Sınırlama rekabet gücümüzü düşürüyor.”
Kazancı önce Beşiktaş’ın öz kaynak düzenine baksın
Rekabet edecek oyuncuyu yetiştiriyorsanız kiminle nasıl rekabet edeceksiniz. Sayın Kazancı siz Fulya’da gökdelenlerin içinde kaybolmuş küçücük bir suni çim sahada bütün altyapısını organize etmeye çalışan bir takımın sorumlu yöneticisiniz. Biraz gözünüzü Fulya’ya doğru çevirip oradaki sorunlara dikkat kesilin.
Beşiktaş öz kaynak düzeninin çalışma ortamını gören Samet Aybaba gördüklerine inanamayıp soluğu Beykoz’da almış. Ne için, öz kaynak düzenindeki çocukların daha modern antrenman olanaklarına kavuşması için…
Samet Aybaba kaygılı da siz neden değilsiniz?
Öz kaynak kaygısını Samet Aybaba duyumsuyor da siz neden hissetmiyorsunuz Sayın Kazancı? Kendi insanına yatırım yapmayan hiçbir kurumun saygın olamayacağını siz bilmiyor musunuz? Rekabet edebilmek için önce rekabet gücü yüksek oyuncuları yetiştirmek gerekmiyor mu?
Biliyorum şunu diyeceksiniz: “Biz bu sezon öz kaynaktan yetişen üç oyuncuyu yurt dışına gönderdik, bunu başaran başka takım var mı?” Onları siz yetiştirmediniz Sayın Kazancı. Onlar dört yapraklı bir çiçek olan “fulya” dan doğal olarak yetiştiler.
Kaderimiz üretimdir
Bizim gibi ülkelerin kaderidir üretim. Ülkemizde tek bir yabancı oyuncu yokken o günlerde Avrupa’nın bir numaralı futbol ülkesi olan İtalya’ya Can Bartuları, Metin Oktayları, Şükrü Gülesinleri, Bülent Ekenleri gönderiyorduk, Lüksemburg’a da yarım düzineden fazla gol atıyorduk.
Kızılderili reisinin “ne olduysa beyaz adamlar geldikten sonra oldu” dediği gibi, ne olduysa yabancı futbolcu sayısı arttıktan sonra oldu. Bizim Ulusal takımımız artık üçer Türk futbolcunun oynadığı takımlardan seçiliyor. Bu durumda Lüksemburg ile baş edememek normal değil mi?
Haberin Devamı ›
İster liberal olun ister sosyalist çare üretimdedir
UEFA’nın bizim gibi ülkeleri oyalamak için uydurduğu Uluslar Ligi’nde bir üste çıktık diye sevinmemizi isteyenler var. Dünya ve Avrupa üçüncülüğünden sonra Uluslar Ligi’nde ‘B’ye yükselmek. Bu ülke çok daha iyisini yapabilecek kaynaklara sahiptir.
İster Adam Smith’in liberal ekonomisini isterseniz sosyalist düşünceyi uygulayın. Türkiye için iki sistem de aynı yolun sonunda buluşacaklardır: ÜRETİM
Uydurma Avrupa Uluslar Ligi siz oyalayabilir ama bize yetmiyor. Futbolcu da bir zanaatçıdır. Zanaat altın bileziktir. Siz o bileziği futbolcunuzun koluna takın ondan sonra rekabetten söz edin…