Sergen Yalçın'ın sahadaki beyni Aboubakar…

Kupanın yarı final ayağında Beşiktaş 24 dakikada 2-0 öne geçtikten sonra skoru korumak için geriye mi çekildi? Bu sezon ligde iki kez aynı skorla yendiği rakibini saf dışı bırakmak için iki golün yeterli olduğunu düşünüp kontrollü oyunu mu seçti? Yoksa Aboubakar’ın ikinci devrede alana çıkmaması Beşiktaş’ın asıl gücünün nerede olduğunu gözler önüne mi serdi?
Haberin Devamı ›
Futbol öyle ilginç bir etkinlik ki, neredeyse herkese göre yorum zenginliği sunabilecek bir derinliğe sahip. Başlangıçtaki sorulardan birkaç misli bakış açısı getirilebilir ve her biri üzerine de uzun köşe yazıları yazılabilir.
Ancak kanımca en göze batan ve dikkat çekici olan Aboubakar’ın forma giymeyeceği bir Beşiktaş kadrosunun sanılandan da fazla güç kaybına uğrayacağıdır. İki takım birbirini yeterince tanıdıkları halde maça, tek ayaklı bir eleme yönteminin tipik ağırlığı altında “kontrol pas” formatı hakimdi oyunun başında. Bu oyundan, Abubakar’ın attığı kusursuz golün çıkacağını maçı izleyen bir tek kişi bile düşünemezdi.
Aboubakar’ın, Beşiktaş’ın forvet hattındaki bütün oyun düzenine şekil ve yön verdiğini herkes biliyor. Gol atma becerisini de kanıtlamış bir golcü. Ne var ki, Başakşehir’e kupa mücadelesinde attı gol sıra dışının da ötesindeydi. Böyle golleri dünyanın en büyük yıldızları atabilir ancak. Tolga Ciğerci’ye attığı çalım öncesinde sağ ayağının iç üst kısmı ile yapacağı kesme vuruşa rakibini öylesine inandırdı ki, bırakın Tolga’yı dünyanın en iyi savunmacıları bile yerdi o çalımı. Sol ayağıyla yaptığı vuruş ise, teniste Roger Federer ve Rafael Nadal’ın topa verdiği falso sonucu sahanın dışından dolaşıp içeri düşen vuruşlarını andırdı. Düz bir vuruşun kaleci Mert Günok’tan döneceğini bildiği için sol ayağıyla topa verdiği falso ise golün değerini daha da artırdı.
Haberin Devamı ›
Sağ ayaklı bir oyuncunun sol ayağıyla böylesi ince ayar bir falsolu vuruş yapması diğer takımların Beşiktaş’a imrenmesinin temel nedenlerinden biri olsa gerek. Fenerbahçe’nin onca forveti varken taraftarlarının “santrforumuz yok” diye feryat etmesinin nedeni de Aboubakar’dır belki de.
Bu sezon olağanın üzerinde bir görüntü çizen Beşiktaş, Aboubakar oyundan çıktıktan sonra “olağan” bir takıma dönüştü. Aboubakar’ın attığı gol anında aklıma Valdano’nun bir değerlendirmesi geldi. 1986 Dünya Kupası’nın kazanılmasında Arjantin’in gizli kahramanı Valdano takım oyunu, teknik adam ve futbolda bireysellik üzerine şöyle düşünüyor:
“Bir teknik direktörün beyni saha içinde on bir düşünen beynin sonsuz olanaklarıyla yarışamaz. Sonuç itibarıyla, takım kavramı çok önemli olsa da bir sonraki seviyeye çıkmak için bireylere ihtiyacınız vardır.” Valdano’nun “saha da düşünen beyin” vurgusu belki de futbolun arkasındaki en büyük sırdır. Her futbolcu Aboubakar gibi düşünen, yaratan ve uygulayabilen bir beyne sahip midir? Aboubakar Sergen Yalçın’ın saha içindeki düşünen beynidir. Teknik direktörleri yücelten böyle oyunculardır…