Vida'nın hataları İsmael'in avantajıdır!

Valerien İsmael’in gelişi ile Beşiktaş’ın, Trabzonspor ve Alanyaspor karşılaşmalarında ortaya koyduğu baskıya dayalı gösterişli futbol hemen hemen herkes tarafından benimsenip, kabul gördü. Özellikle Alanyaspor karşısında edinilen skor ve sonrasında Fransız teknik direktöre gösterilen sevgi bana geçen yıl Abdullah Avcıya yapılan tribün desteğini anımsattı.
Haberin Devamı ›
O gün Avcı, Kayserispor karşısında alınan 4-1’lik skor sonrasında tribünlerin gönül okşayıcı desteğini alıp duygulanmış, gözleri yaşarmıştı. Sonrasını biliyorsunuz…
Valerien İsmael’in aynı sonuçla karşı karşıya kalmasını kişisel olarak istemem. Çünkü onun Beşiktaş aracılığıyla futbolumuzda yaşanabilecek kımıldanmaya öncülük edebileceğini düşünüyorum. Bunu ilk Trabzonspor karşılaşmasında kanıtladı.
Kadro sisteme uygun değil!
Ne var ki Fransız teknik direktörün elindeki kadro onun oynatmaya çalıştığı sisteme uygun değil. Zaten Trabzonspor ve Alanyaspor karşılaşmalarında yapılan baskının devamlılığı olamayacağını kendi de gördü. Batshuayi’nin rakibi değil kendini ve arkadaşlarını aldatan boş koşularını gördü. Koşu temposu yetersiz olan bu oyuncuyla baskılı futbol oynanamaz!
Haberin Devamı ›
Daha ilk gördüğümde menajer oyunlarıyla Beşiktaş’a geldiğini düşündüğüm Teixeira ve yumuşak stilli Pjanic baskılı futbolun oyuncuları değildir. İki maç kendini zorlayan Ghezzal ise ancak çok dinamik bir orta alanda İsmael’in isteklerine belli ölçüde yanıt verebilir.
Gerideki üçlü bire birde başarılı değil
Beşiktaş teknik direktörü savunmada görev verdiği üçlünün hiç birinin bire birde başarılı olamayacağını görmüş olmalı. Vida için “Dünya Kupası finali oynamış stoper” deniliyor ama kaç yıl önce olduğundan söz edilmiyor.
Köprülerin altından çok sular geçti. Hatta köprünün altından geçen su aynı değildir. Montero genç olduğu için avantajlıdır ancak Vida ve Welinton’un, İsmael’in gelecek planlamasında olacağını sanmıyorum.
Can Bozdoğan ile Josef de Souza orta alan dinamizminin temelini oluşturmaktadır. Topu yeniden kazanma konusunda birinci sınıf hamleler yapıyor. Ancak henüz takım bütünlüğü olmadığından yorulup oyundan düşüyor.
3.5.2’den neden vazgeçildi?
Bir zamanlar dünyanın her yerinde gözde olan 3.5.2 sistemi neden gözden düştü. Nasıl ki Franz Beckenbauer’den sonra onun gibisi gelmediğinden liberolu sistemden vazgeçildiyse, benzer şekilde, orta alanın iki tarafında koşu temposu düşen oyuncular yüzünden 3.5.2’den geriye dönüldü.
Maç süresince, hücum ve savunma arasında 50-60 metrelik deparlar atan oyuncular laktik aside boğulup ya çabuk yoruldular ya da, ağır adale sakatlıkları yaşadılar. Valerien İsmael’in yeni sisteminde Rıdvan Yılmaz’ın durumu da benzerlik göstermektedir.
Rıdvan Yılmaz, Beşiktaş’ın olmayan öz kaynak düzeninde, gökdelenlerin arasında kaybolmuş bir suni çim alanda “top oynayarak” bugünlere gelmiştir. Kondisyonel niteliklerinin gelişmesi için yeterli ağırlık çalışmaları yaptığını sanmıyorum.
Rosier’e göre Rıdvan neden erken yoruluyor?
Bugün Türkiye’deki bütün teknik direktörlere hocalık yapmış olan bir rahmetli hocamız “buluğ çağı geçilmedikçe çocuğa yüklenme yapılmaz” dediği zaman çok şaşırmıştım. Oysa çocuğun her döneminde gerek kendi vücut ağırlığı gerekse dışarıdan ağırlıklarla yükleme yapılabilir. Önemli olan yüklemenin yoğunluğunu ayarlayabilmektir.
Haberin Devamı ›
Rıdvan Yılmaz’a göre daha iyi bir antrenman altyapısı olduğu için Rosier iki yıldır ayakta kalabiliyor. Rıdvan geçen yıl da bu sene de kas sakatlığı yaşadı. Bu oyuncunun da sol taraftaki geniş alanda istenilen verime ulaşması zordur.
Valerien İsmael bütün bu gerçekleri görmüş olmalı ki prese dayalı oyun anlayışından şimdilik ödün verdi. Sonuçta futbol kazalarının da öğretici ve yaşamımızın bir öğesi olduğunun bilincine varılabilmeli. Cruyff’un “Her dezavantajın bir avantajı vardır” dediği özlü söz tam da Beşiktaş’ın üçlü savunmasını anlatmaktadır. Vida’nın hataları, İsmael’in geleceğinde avantaj oluşturacaktır…