Diyorlar ki!

Haberin Devamı ›
Efendim Kasımpaşa 11 kişi oynasaymış maçın sonucu böyle olmazmış.
Açıkçası, “Fenerbahçe yenilirdi” demiyorlar da beraberliği ima ediyorlarlar.
İyi de kardeşim; eğer Fenerbahçe’de Emenike, Sow, Webo, Caner, Egemen olsaydı maç nasıl biterdi hiç aklınıza geldi mi! Neden onun da yorumunu yapmıyorsunuz?
Geçelim:
Bu Alper ilk 11’de her zaman oynar. Onun yeri kulübe değil, tribün hiç değil demekten ağzımızda tüy bitti.
Nihayet Ersun hoca kendisini ilk 11’de sahaya sürdü -ha, sakatlıklar olmasa böylesine bir tercih yapar mıydı bu ayrı konu- Ama herkes gördü ki, Alper Potuk bu takımın değişmezidir. Hatta daha da ileri gidiyorum patron namzetidir.
Potuk için söylediklerim Cristian Baroni ve Salih için de geçerlidir.
”Fenerbahçe, Kasımpaşa önünde kötü oynadı” diyorlar.
Doğrudur ama üst üste alınan iki deplasman yenilgisinin de yarattığı baskı ve stresin futbolcuların başına kabus gibi çöktüğünü de unutmayın. Bu yüzden bu galibiyet derbi zaferi gibi algılanmalıdır.
Emre’ye hayret ediyorum
Emre neden öfkesini kontrol edemez anlamak mümkün değil. Haklı veya haksız en ufak bir harekette kendinden geçiyor. Aşırı agresif hareketlerde bulunuyor. Oysa kaptan etiketini taşıdığı için sahada en sakin olması gereken adam o olmalı. Kaptan klasın tartışılmaz. Jeneriklik bir golle Fenerbahçe’yi ipten aldın. Ancak attığın o muhteşem gol haftanın gündemi olacakken, küfür ilk sıraya yerleşti. Ve daha sonra gördüğün bir sarı kartla cezalı duruma düştün. Oysa kritik Elazığ maçında takımın en büyük kozu sendin.
Yıllarca İnter’de başarıdan başarıya koştun. Newcastle United’da İngilizler’in hayranlığını kazandın. Atletico Madrid formasını giydin. Saha kenarından veya tribünden sevgi sözcüklerinin yanı sıra bir takım densiz insanlardan küfür de gelebilir. Ama senin erişilmesi güç kariyerini düşünerek bunların hiçbirine karşılık vermemen gerekirken aşırı tepki göstermen anlaşılır gibi değil. Bu davranışlarının sadece kendine değil arkadaşlarına da zarar verdiğini düşünürsen iyi edersin.
Sevsinler böyle baskıyı
Şampiyonluk mücadelesi kızıştı ya, suçlamalar da birbiri ardına gelmeye başladı. Kısacası kılıçlar erken çekildi.
Fenerbahçe hakemler üzerinde baskı kuruyormuş. Sivas maçı sonrası yöneticilerin sergilediği tutum da bunun göstergesi imiş.
Önce Sivas maçına bakalım... Fenerbahçe’nin bir penaltısı verilmemiş. Egemen kırmızı kart görmüş. Hakemlerle sert diyaloglardan Aziz Yıldırım 90, Mahmut Uslu 45 gün ceza almış. Fenerbahçe, şampiyonluk yolunda 3 puandan olmuş. Devam ediyorum... Kasımpaşa maçında büyük haksızlıklar olmuş... Fenerbahçeli futbolcular 2 kırmızı kart görmeliymiş.
Ve Fenerbahçe’nin galibiyet golü ofsaytmış... ‘Ofsayt’ diyen bir tek kişi vardı. O da Kasımpaşa Teknik Direktörü Şota... Bunun dışında tüm yorumcular, eski hakemler ‘buz gibi gol’ dediler. Sevsinler böyle baskıyı. O şunu demiş, bu böyle söylemiş demekten nefret ediyorum. Ama, ‘bazı futbolcuların tekme atması, küfür etmesi, bu oyuncular kırmızı karttan muaf mı?’ diye sorular sorulursa o zaman bir de kendi futbolcuna bak denir adama.
Bu, karşılıklı suçlamaları bırakalım artık. Bakınız, ”Adalet için yürüyüş” Kadıköy’de en az 300 bin kişiyi bir araya getirdi. Bu büyük yürüyüşte Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Galatasaraylılar da vardı. Bu imrenilecek bir tablo idi. Bari onları örnek alın.