Arama

Popüler aramalar

Fener nereye koşuyor?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Milyonlar görüyor; Fenerbahçe, seyredenlere keyif veren bir futbol oynamıyor. Geçen hafta aynen şunları yazmıştım: “Bırakın artık Alex sevgisini kalplerde kalsın ama beyinlerden silinsin. Başarı veya başarısızlık artık Alex’e endekslenmesin.”

Ama, görüyorum ki Alex’in rolünü üstlenecek bir adam hâlâ Fener’de yok. Aykut Kocaman eğer ligin ikinci yarısında takıma Alex ayarında bir “maestro” aldıramazsa işler sarpa sarar..

Aykut hoca, AEL maçı öncesi tertiplediği basın toplantısında şöyle konuşmuştu: ”Bu takım ikinci yarıdan itibaren çok başarılı olacaktır. Sakatlıklar, gelen giden oyuncular ve futbol dışı etkenlerin yoğun olduğu bir sezon yaşadık. Bunu olumlu tarafa çevirmek zaman aldı.”

Ben, olumlu bir tarafa rastlamadım. İşte son örneği kendi evinde Antalyaspor bozgunu. Fenerbahçe’de “istifa” sesleri yükselmeye başladı. Antalya karşısında yenilen üçüncü golden sonra kadın ve çocuklar yine “Aykut istifa.. Aykut söyle Alex nerede“ diye dakikalarca bağırdılar.

Bir arkadaşımız, ”her puan yitirildiğinde kendisine yönelik protesto yapılacağını bu baskıya nasıl dayanacağını” Aykut’a sordu. İşte aldığı cevap: “Kolay olmadığını söylemek durumundayım. Bu konudaki cevabımı daha önce vermiştim. Hem oyun içinde hem de oyunun dışında hem oyuncular adına hem de şahsım adına doğru zamanı beklemekte fayda var gibi görünüyor.”

Aykut hocam işin zor

Sakın ola hoca istifa eder diye korkmayın. Aykut Kocaman’a yönetimdeki destek devam ediyor. İçiniz rahat olsun. Ufukta istifa filan yok. Milyon “EURO”lar harcandı. Bazıları işin kolayını bulmuş. Suçu hep futbolculara yüklüyor. ”Recep Niyaz’a niye şans verilmiyor? Salih niçin oyuna alındı? Selçuk çıkarılmalıydı.” Ve de Semih’den hâlâ medet umanlar. Yenilgiyi eksiklere bağlayanlar. Oyunculara nasihat verenler. Bunların ilk onbiri yapıp, listeyi hocaya vermediklerine şükredin. Transferleri yapanlara, sistemi oturtamayanlara çıt çıkarmıyorlar. Merak ediyorum. Neden acaba? Alex’e tahammül edemeyenler şimdi de Recep Niyaz’dan, Semih’ten bahsediyorlar. Aykut hocanın bu yüzden işi zor, hem de çok zor. Bana göre Fenerbahçe’de bir “otorite”boşluğu var...;

Aysal noktayı koydu

Ünal Aysal “Şampiyonlar Ligi’nde guruptan çıkamazsak başarısızlık sayarım“ demişti ya.. Önce Braga sonra Cluj maçı sonrası dedikodu kazanı kaynamaya başladı. Terim görevi bırakabilirmiş.
Galatasaray’da, Orduspor Teknik Direktörü Hector Cuper’in adı dolaşıyormuş. İki taraftan da açıklama geldi; “Böyle bir şey yok.” Daha sonra, Galatasaray’daki yapılanmanın ardından “Fatih hocanın kime bağlı olacağı” konusu ortaya atıldı. Baktılar iş uzayacak. Ünal Aysal noktayı koydu: “Bana bağlı” dedi. Terim de “Hayatım boyunca başkana bağlı çalıştım” şeklinde konuştu. Ve kazanın altındaki ateş söndü. Fatih Terim gibi Galatasaray’a UEFA kupasını getirmiş, şampiyonluklar kazandırmış, Galatasaray’ı ”marka” yapmış, Avrupa’da bir numaralar arasında gösterilen bir hoca dedikodularla yıpratılmaya çalışılırsa ben buna sadece “pes” derim.

Az daha unutuyordum. Şimdi de gündeme Melo oturdu. Cluj maçında penaltıyı atamayınca, ”niye Selçuk değil de Melo” diye sesler yükseldi. Melo vuruşu gole çevirse ASLAN.. Atamayınca bir anda gözden düşüverdi..

Ve Yekta modası başladı

Kayserispor maçında Melo’nun yerini Yekta aldı. Aylarca yedek bekledikten sonra gösterdiği üstün performansla başta Fatih Terim olmak üzere herkesin beğenisini kazandı. Ve Yekta, ”Melo’yu unutturan adam“ diye basında ön plana çıktı. Twitter atanlara, İnternet sitelerinde Melo’yu eleştirenlere bir çift lafım var.. Melo, geçen yıl Galatasaray’ın şampiyonluğunda başrolü oynayanlardan biri değil miydi? Galatasaraylı yöneticiler transfer mevsiminde tekrar gelmesi için aylarca peşinden koşmadılar mı? Dünyanın parasını vermediler mi? Tuhaf insanlarız. Olaylara bakış açımız bambaşka. Dedikodu ve duyumlarla yazılanlar, konuşulanlar, yeni moda twitter’le verilen mesajlar... İnsanlar kime inanacağına şaşırıyor.