Ne acı değil mi?

Haberin Devamı ›
40 bin kombine sahibi seyircin var.
Stadın kapasitesi 52 bin.
Ve tribünlerde ‘ya Beşiktaş yenilirse’ umudunu taşıyan sadece ve sadece 6 bin küsür seyirci.
Yönetimin de umudu kalmamış olacak ki Aziz Yıldırım, basketbolcularla Almanya’ya uçtu.
Aslında Obradoviç’in talebeleri Euroleague şampiyonu olsalardı belki de futboldaki başarısızlıklar bir nebze unutulurdu.
Ama kanayan yaraya artık merhem olmazdı.
Bakınız;
-Önce Avrupa şansı uçtu.
-Arkasından Süper Lig hüsranla sonuçlandı.
-Tüm umutlar basketbola odaklandı.
-O da hayal oldu.
-Son bir şans Ziraat Türkiye Kupası.
-Kaçarsa seyredin cümbüşü.
Farkında mısınız? Fener’in en çok övündüğü 12. adam da ikiye ayrıldı. Az-çok onu bilmem. Bir kısmı, “Yönetim istifa” diyor. Öbürleri alkış tutuyor.
Ve Aziz Yıldırım ‘istifa’ protestosundan hoşlanmıyor.
Hatırlayın ne demişti;
“Bu tribünler böyle yaparlarsa, beni kızdırırlarsa 10 sene daha gitmem.”
Buyurun buradan yakın.
Artık değişim şart
Arkadaş, takımı şampiyon yapan Mustafa Denizli, Aykut Kocaman, Ersun Yanal gitti.
İsmail Kartal geldi.
Fener ikinci olunca o da uçtu.
Sıra herhalde Pereira’da.
Terrenao neden Fener’den gönderildi hâlâ meçhul.
Yine hatırlayın Aziz bey, Yanal’ın, kendisi başkan olduğu sürece kulübe gelemeyeceğini, Aykut Kocaman’ın ise kendisi ayrıldıktan sonra gelebileceğini söylemişti.
Kulüp tapulu malı olsa insan ancak böyle konuşur!
Şimdi bir sürü futbolcuya yol verilecek. Yapılması düşünülen transferlerle taraftarlara şampiyonluk nutukları atılacak.
Soruyorum:
Başarısızlıkların nedeni hep futbolcular ve teknik adamlar mı olacak?
Faturayı hep onlar mı ödeyecek?
Bana göre onları alanlar, görev verenler de başarısızlığın baş mimarıdır.
Ve bütün bu oluşumların mimarı Aziz Yıldırım’ın da artık kendini değerlendirmesinin vakti gelmiştir.
Hatta geçiyor bile...
Bir de ‘ikincilik de başarı’ diyenler var. İşte o zaman keçileri kaçırıyorum.
Yahu şunu kafanıza iyice sokun. İkincilik hatırlanmaz bile. TV’lere bakın, yazılı basına bakın, hepsi her dakika şampiyondan bahseder.
İkinciliğin esamesi bile okunmaz.
Göklere çıkardı sonra...
Hayatımda böyle bir övgü ve sonra gönderilişe şahit olmadım.
Roma Teknik Direktörü Luciano Spalletti bakın Salih için neler demiş:
“O kesinlikle başarılı bir çocuk. Sahada tam bir dahi. Topa çok iyi dokunuyor. Harika bir çocuk. Muazzam ve temiz bir insan. Potansiyelini en yüksek derecede geliştirmek için çalıştığını görüyoruz.”
“Dahi-Harika-Muazzam-Temiz”. Sonra da güle güle...
Ben bu işten bir şey anlamadım.
Şenol Güneş zaten tarihe geçmişti
Şenol Güneş için, “Teknik direktörlük kariyerinde ilk kez şampiyonluğu tattı” diyorlar.
Ve de, “Tarihe geçti” diye ekliyorlar.
Arkadaşlar ne çabuk unuttunuz;
Şenol Güneş, Türk Milli Takımı’nı dünya üçüncüsü yaptığı zaman tarihe geçmişti.
Hatırlatayım dedim...
Bu arada tebrikler Şenol hocam.
Dokunmayın Arda’ya
Tutturmuşlar, yok efendim Arda reklamlarda daha fazla oynuyormuş. Sık sık İstanbul’a geliyormuş. Açılışlara katılıyormuş...
Eee... Bu yüzden de 90 dakika sahada kalmıyormuş.
Laf olsun torba dolsun.
Yahu bir düşünsenize, adam rekor paralarla Atletico Madrid’den, Barcelona gibi bir dünya devine transfer oldu. Dünyanın sayılı futbolcularının rüyalarına giren Barcelona’da Messi, Neymar, Suarez gibi ünlülerle top koşturuyor.
Ha 90 dakika, ha 45 veya 15 dakika sahada kalmış. Önemli olan o formayı sırtına giymek.
Arda, Atletico Madrid ve Barcelona’da iki La Liga şampiyonluğu yaşadı.
Yine Atletico Madrid’de Kral Kupası, Süper Kupa, Avrupa Ligi’ndeki şampiyonluklarda baş roldeydi.
Bunları hatırlayın, sonra konuşun.