Ne şakası HOCAM!

Haberin Devamı ›
Gerisini yazmayayım daha iyi. İnanılır gibi değil. Çok merak ediyorum Fener bu oyunlarla üç kulvarda nasıl yarışıyor? Şimdi denecek ki, “Geçen hafta senin yazının başlığı ‘İşte Fener bu’ değil miydi?”
Evet öyleydi. Hatta şöyle bir bölüm de vardı: “Sarı-Lacivertli futbolcularda büyük bir kenetlenme var. Hepsi sorumluluklarının bilincinde. Hızlı güven verici.”
Ama, bu kağıda döktüklerimi “Unutmayalım bütün bu yazdıklarım iki maçlık görüntü içindir. Temennim ligde de devam eder” diye noktalamıştım.
Soruyorum: “Elde bir yıldızlar topluluğu var. Arıza nerede. Böylesine aslardan kurulu bir ekip nasıl bu kadar yanıltıcı olabiliyor. ‘Alex, takımı yavaşlatıyor’ deniyordu. Niye bugüne kadar hızlısını almadınız? Elazığ beraberliğinden sonra evelemeye gevelemeye hiç lüzum yok. Maç sonrası konuşmalara bakın: ”Efendim, Elazığ’ın bulduğu iki şutun gol olması her şeyi değiştirmiş.. Nasılsa kazanırız duygusu öne geçmiş.. Fener, maçı 4-2 veya 5-2 kazanabilirmiş...” Beyler, unutmayın lafla peynir gemisi yürümüyor..
Bilica’yı gördünüz mü?
Yahu “işe yaramaz” diye gönderilen Bilica bile, Fener’de yer alan şöhretlerden (!) daha iyiydi. Takımı yöneten bir “maestro“ yok. Sırtına biraz daha yük bindirirseniz Sow’u da kaybedeceksiniz. Yanında, kendisi gibi güçlü bir santrfora ihtiyaç var. Bu sistemin değişmesi şart. Bu arada Gökhan’ın, Marvin’in gırtlağını sıkması 54.dakikadan sonra Fener’i 10 kişi bıraktı. Yaptığı hareket hiç de hoş değildi. İlker Meral sahanın en iyisi Marvin’e de kırmızıyı gösterdi. Kazara O’nu sarı ile geçiştirse inanın Fener maçı kaybederdi..
Hani söz vermiştiniz
Cezalı olan Aziz Yıldırım moral olsun diye Samandıra’dan Fener stadına kadar futbolcularla otobüste birlikte geliyor. O’nun konuşmaları bile etkili olamıyorsa sadece “yazık” denir. Bir çift sözüm de futbolculara. Maç sonunda seyirciler sadece Sow ile Salih’e destek verdiler. Sizler, istifa ettiği gün saatlerce Aykut hocayı kararından döndürmek için ne diller dökmüştünüz hatırladınız mı. Aykut hocaya verdiğiniz sözler ne oldu? Merak ediyorum, kupa maçında bugün Bursaspor önünde nasıl bir futbol seyredeceğiz? Benim ve Fenerbahçeli taraftarlar için elbette kupa önemli. Ama, Süper Lig şampiyonluğu hepsinden daha önemli. Bu asla unutulmamalı.
CEO’ya evet AMA...
Aziz Yıldırım kurumsallaşma adına önemli bir adım attı ve de Fener’in başına kendi alanında deneyimli bir isim Hakkı Hasan Yılmaz’ı CEO olarak atadı. CEO ve kurumsallaşmaya “evet” ama, o Yüksek Divan Kurulu’ndaki konuşmalara, hakaretlere “hayır” diyorum. Aziz Yıldırım’ın “Biz de dahil olmak üzere Fenerbahçe’yi bakkal dükkanı gibi idare ettik” demesi inanılır gibi değil. Divan Başkanı Yüksel Günay’a çıkışması, konuyu anlamadığını ifade etmesi, “artık buraya bizim gibi hamalları bulamazsınız. Biz dostuz, burada böyle konuşman beni yaralıyor“ demesi de yadırgandı.
Yüksel Günay, tüzük gereği hiçbir yetkinin hiçbir kurula devredilemeyeceğini söyledi. Oysa, ”bir tüzük tadil kongresi” kararı alınsa ”CEO” için herkes olumlu oy kullanır ve de iş tatlılıkla çözülürdü. Aziz Yıldırım ile Yüksel Günay arasındaki söz düellosunun ardında, yönetimin Ülker Arena’yı transfer için ipotek ettirme iddiası da var. Böyle bir düşünce varsa kimsenin karşı gelmemesi, bilakis desteklemesi şart. Herkes takıma takviye istiyor. Transfer de çakıl taşı ile yapılamayacağına göre ipotek niye olmasın. Yıllarca Fenerbahçe yönetim kurullarında görev yapan tek kelime ile beyefendi Köksal Özbek, Dereağzı tesislerinde eski futbolcuların oturabilecekleri kapalı bir mekan yapılması yönündeki isteklerinin Genel Sekreter Talat Yılmaz tarafından reddedildiğini söyleyince Yılmaz’ın “Yalancı, şerefsiz“ diye tepki göstermesi Divan’daki herkesi üzmüş.. Bu yüksek gerilim Fenerbahçe’ye her alanda zarar veriyor. Bu, göz ardı edilmemeli.