O'nu unutma ama artık Fener'e bak

Haberin Devamı ›
Geçtiğimiz hafta yapılan Yüksek Divan kurulu toplantısında ana gündemin büyük bölümüne Alex damgayı vurdu. Konuşmalardan kısa özetler sunacağım. Eski yöneticilerden Köksal Özbek, “Alex, krallığının sona erdirilip, demokrasiye geçme eylemini içine sindiremedi“ dedi.
Yılların sporcusu Perihan Özbilgin, “Alex’in adını duymaktan nefret ediyorum” diye bana göre yadırganacak bir üslup kullandı. Bazı üyeler de bu konuşmalara tepki gösterdi. Ancak Divan Başkanı Yüksel Günay’ın bu konudaki çıkışını takdir etmemek imkansız. Kürsüye çıkıp, herkese resmen ders verdi ve dedi ki: “Alex meselesi olmasaydı koskoca Divan Kurulu toplantısında ne konuşacaktınız? Gönderiliş tarzını tartışabilirsiniz. Şık mıydı değil miydi? Ama, bunu konuşmanın yeri midir, değil midir karar sizin. Mutlu mu ayrıldı derseniz, mutlu ayrılmadı. Ben de yolcu ederken mutlu değildim...”
Alex konusunu artık uzatmanın anlamı yok. Daha önce de yazdım. Gönderiliş şekli yanlıştı. Hiç hoş değildi. O’nun en büyük hayranlarından biri de bendim. Noktayı şöyle koyacağım: “Bırakın Alex sevgisi kalplerde kalsın. Ama, beyinlerden silinsin. Başarı veya başarısızlık artık Alex’e endekslenmesin.”
Aykut Kocaman’ın çıkışını anlamadım
Fenerbahçe’de Emre ve Alex’in gitmesinden sonra rahatsızlığın sona erdiğini düşünürken Aykut hocanın Bursaspor beraberliğinden sonraki konuşmasına şaşırmadım dersem yalan söylemiş olurum. İşte konuşmadan alıntılar: “Zamanı gelince bir dakika durmam. Söylemek doğru mu bilmiyorum ama takımla özdeşleşmiş, takımı seven insanlardan performansımı beğenmeyenler vardır ve bu çok değil. Merak etmesinler zamanı gelince burada bir dakika kalmayacağım. Diğer azınlıklara gelince Allaha havale etmekten başka bir şey gelmiyor elimden.”
Hocam, kusura bakma ama sana bir çift lafım var: Başkan Aziz Yıldırım ve tüm yönetim seni destekliyor. Başarısız sonuçlara rağmen sana toz kondurmuyor. Lütfen şifreli konuşma. Emre ve Alex konusunda nasıl görüşlerini açık açık ortaya koydunsa bu kişileri de açıkla millet öğrensin.
Sakatlıklar ölçü değildir
Aykut hoca, Fenerbahçe bugüne kadar 8 maç oynamış, 3 galibiyeti var. Deplasman bilançosu berbat. 4 maç 1 yenilgi, 3 beraberlik. Son Bursa deplasmanına bakın. Gökhan, Yobo, M.Topal ve Meireles yok. Bu yokluklar Fenerbahçe’de beraberliğin nedeni olamaz. Olmamalı da. Çünkü elde onlar kadar değerli bir yedek kulübesi var. Hepsini formda tutmak.. Her an sahaya çıkacakmış gibi hazırlamak Aykut hoca ve teknik heyetin görevi değil mi.
Bazı eleştirilere bakıyorum ve de şaşıyorum. Kimi, ”Alex, Bursa maçında olsaydı işler değişirdi” diyor. Kimileri ”yaratıcı adam” sıkıntısından bahsediyor. Alex’i devamlı eleştirenler ve oyunu yavaşlattığını söyleyenler şimdi de Aykut hocaya ”isim” öneriyorlar. Fenerbahçe’nin, Bursa’da kazandığı bir puanı “başarı “olarak gösterenler bile var. Belli ki, hoca, teknik konularda yapılan eleştirilerden, dedikodulardan olduğu kadar rahatsız. Ama, Fenerbahçe gibi büyük bir takımın patronunun bazı şeyleri artık görmezden gelmesi şart. Eleştirilerin sana göre faydalı olacaklarını alırsın, gerisi bir kulaktan girer diğerinden çıkar. Bu, o kadar basit hocam.
Başarısız olan sadece Avcı mı?
Abdullah Avcı ekim ayını 2014 Dünya kupası yolunda ”EŞİK ATLAMA AYI” olarak belirlemişti. Sağolsun eşiğe öyle bir takıldık ki yerden hâlâ kalkamadık. Dolayısı ile başarısızlıkların faturasını hep O’na kestik. İyi güzel de, O’na hala güvenoyu veren federasyon başkanı ve arkadaşlarının bu başarısızlıkta hiç payı yok mu? Bana göre bal gibi var. Ama, Yıldırım Demirören kötü gidişin hesabını soracağına, “Dünya Kupası’na gidemezsek bile Abdullah Avcı ile uzun vadede çalışmak istiyorum“ dedi. Bununla da kalsa iyi. Milli Takımlar Sorumlusu Selim Koray, Avcı ile uzun süre çalışılacağını söyledi. Arkasında böylesine kuvvetli bir destek bulan kişi hiç istifayı düşünür mü? Aklının ucundan bile geçirmez... Nitekim, Macaristan bozgunundan sonra Avcı “istifa etmeyi düşünüyor musunuz, yol haritanız nedir?” sorusuna bakın nasıl cevap vermişti: “Bunu hiç düşünmedim. Böyle düşüncem olmadı, olmayacak da. Türk futbolunun sorunu antrenör değişikliği değil istikrar ve sürekliliktir. Yarış, sonuna kadar pes etmeden devam edecektir. 6 maç sonunda neler çıkacak hep birlikte göreceğiz..”
“İstikrar“ diyor Avcı. Adama sormazlar mı ”ne istikrarı?” diye. Bu takımda istikrar olsa dört maçın üçünü kaybetmezdi. Maçlarımız bitince neler göreceğimizi de tahmin etmek zor değil.
Kısacası, Abdullah Avcı hiç beklemediği anda kendisine verilen şansı iyi kullanamamıştır. Destek var diye başarısızlığı unutma yolunu seçmek Abdullah hocayı daha çok yıpratır. Avcı sırasını savmıştır. Yapacağı tek şey biraz ağır olacak ama, istifayı düşünmesidir.