Şahitli-ispatlı

Haberin Devamı ›
Sakın hayal mi görüyorsun demeyin. Ben, Sarı-Lacivertliler’in şahitli-ispatlı savunması ile bu işten alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Ne hikmettir bilinmez, yapılacak savunmanın içeriğini bilmeyen herkes, hakim, savcı ve avukat rolünde. Çıkacak kararlar için öyle yorumlar yapılıyor ki şaşırmamak elde değil. Fenerbahçe’nin 12 kişilik tanıkları arasında yazar, futbolcular, menecer, avukat var. Söylenenlere göre hukuk kurulu da dört-dörtlük bir savunma hazırlamış. Her şey kanıtları ile ortaya dökülecek. Geçen hafta da yazdım. Fener şampiyon olduğu yıl Avrupa’da oynatılmadı. Başkan Aziz Yıldırım ve arkadaşları bir yıl Metris’te yattı. Şampiyonlar Ligi’nde oynatılmadığı için milyonlarca Euro zarara uğradı. Zaten cezasını çekmiş oldu. Bu yüzden Tahkim Kurulu’nun, Disiplin Kurulu’nun verdiği 2 artı 1 ek cezayı onaylaması haksızlık olacaktır. Steau Bükreş, Porto ve Milan örneklerini dikkate almaları ve bu cezayı kaldırmaları lazımdır. Hadi kaldırmadılar diyelim ertelemesi gerekir. Ben umutluyum.
Kim getirdi?
Temmuz ayı FİFA sıralamasında 54. sıradan 57. sıraya düştük. Yeşil Burun Adaları’nın gerisindeyiz. Ne acı değil mi? Ama kimin umurunda. Federasyon başkanı Yıldırım Demirören gazeteci arkadaşlarla konuşurken bakın ne diyor: “Şunu herkes bilsin ki, Abdullah Avcı’yı ben getirmedim. Herkes benimle geldiğini söylüyor ama öyle değil.”
Ne demek şimdi bu. Acaba “ben git diyemem” demek istiyor. Ben de bizzat Yıldırım Demirören’in ağzından o ismi duymak istiyorum. O’nu göreve getiren kim ve şu anda nerede? Deniyor ki, “artık federasyonda değil.”
Acaba bu arkadaştan icazet mi mi bekleniyor? Oysa Yıldırım Demirören bu konuda oldukça tecrübeli. Hatırlayın Beşiktaş’ta başkanlık yaptığı 7 yıl içinde 9 hoca ile çalışarak büyük bir rekora imza attı. Bu teknik adamlar içinde kimler yoktu ki. Bernd Schuster, Jean Tigana, Del Bosque, Carlos Carvalhal.. Yerlileri yazmıyorum. Ama Başkan, Avcı başarısız olduğu halde bir türlü “tamam arkadaş, teşekkür ederim. Sana başarılar” diyemiyor. “Göreve benimle gelmedi” deyip konuyu buzdolabına koymayı yeğliyor..
Ne sandığı Demirören
Ünal Aysal ile İlhan Cavcav, yabancı futbolcu konusunda federasyonun 6-0-4 uygulamasına itiraz etmiş ve hayli iddialı konuşmuşlardı. ”Nasıl geldilerse göndermesini de biliriz. Karardan ya dönülecek, ya da federasyon gidecek“ diye rest çekmişlerdi. Ne yalan söyleyeyim, Demirören’in, bu dayatma karşısında yelkenleri suya indireceğini sanmıştım. Aldanmışım. Başkan reste restle karşılık verdi ve o da “istifa etmeyeceğim “diyerek sandığı işaret etti. Seçim 2015’de olduğuna göre yeterli imza toplanmazsa bu yasak devam eder.
Tribünlerde Euro milyonerleri
Eğri oturalım doğru konuşalım. Bu karar zaten varlığı ile yokluğu belli olmayan Türk futbolunda resmen tribünlerde “Euro milyonerleri” topluluğu yaratacaktır. 2 veya 3 yıllık sözleşme yapan yabancılar en ufak bir sakatlıkta dahi geleceklerini düşünerek tribüne çıkma yoluna gidecektir. Sayın Başkan sandıkla geldin diye seni seçenlerin isteklerini göz ardı ederek yola devam edeceğini sanıyorsan aldanırsın.
İnadı bırakın
Fenerbahçe, 6-0-4 formülünü benimsemiş. Galatasaray ve Beşiktaş’la birlikte diğer 17 kulüp ise, ayni görüşte değil. Ben şahsen Yıldırım Demirören ve arkadaşlarının yabancı sayısının artışının milli takıma olumlu yansımadığı için bu kararı aldıklarını söylemelerini saçma buluyorum. Yani milli takım FİFA sıralamasında bu yüzden mi yerlerde sürünüyor? Biraz esnek olun. Mesela 6-2-2 formülünü gündeme getirin. Bunun tartışmasını yapın. Hep kavga, hep inat. Madem bu kadar prensip sahibisiniz, yabancılar için birtakım şartlar ortaya koyun. Yaş sınırı getirin. 28 yaşına basan yabancının transferine izin vermeyin. Ülkesinde en az 5 kez milli olma şartı arayın. İnsanlar sinemaya giderken bile başrolde kimin oynadığına bakıyor ve ona göre bilet alıyor. Ben, sahada güzel goller görmek istiyorum. Artistik hareketler istiyorum. Coşmak istiyorum. Tribünlerde tırnaklarımı yemek istemiyorum...