Yapma bunu TRT!

Haberin Devamı ›
Güney Amerika’da yapılacak ilk Olimpiyat Oyunları, Brezilya’nın en büyük kenti Rio de Janeiro’da bugün başlıyor. Spordan anladığı sadece futbol olmayanlar için ne büyük mutluluk... 17 gün sürecek Olimpiyatlar’da 206 ülkeden, 10 bin 500 sporcu yarışacak ve 42 farklı spor dalında 306 yarışma gerçekleştirilecek. Sabırsızlıkla beklediğimiz dünyanın en büyük spor organizasyonu sayesinde bir sürü güzel hikayeler biriktirip, ünlü sporcuların ya da yeni ünlenecek olanların başarısına şahit olacağız.
Peki gerçekten şahit olabilecek miyiz?
Bugün olimpiyatlar başlıyor ve bu en önemli spor organizasyonunu verecek kanal hâlâ yok. Memleket spor kanalından geçilmiyor, ancak Olimpiyatlar’ı yayınlayacak kanal bulunamıyor.
İddia o ki; Oyunların Türkiye’deki haklarını elinde bulunduran Saran Grup’un istediği ücreti, spor kanallarının hiçbiri ödemeye yanaşmıyor. Saran Holding Spor Grup Başkanı Selim Usta ise, yüksek rakam talep ettikleri konusunda çıkan haberlerin doğru olmadığını söylüyor. Benim bildiğim ise, yayın probleminin esas sebebi TRT’nin umursamaz tavrı.
Yarışırız, yayınlamasak da olur!
Hangisi gerçek olursa olsun, işin pazarlık kısmı biz sporseverleri ilgilendirmez. Memleketin çoğunluğu kargadan başka kuş, futboldan başka spor bilmediği için kısır transfer haberleriyle saatlerce süren programlara teşne olabilir. Kâr etmekten başka amaç gütmeyen spor görünümlü futbol kanalları da bu sebeple Olimpiyatlar’ı yayınlamak istemeyebilir. Ancak kamu yayıncılığı yapmak amacıyla kurulan ve elektrik tüketicilerinden aldığı payla en önemli gelir kaynağını oluşturan TRT, Olimpiyatları yayınlamak zorundadır.
Yayınladığı dizilere, kişilere ödediği ücretler birçok kez Meclis gündemine gelmiş devlet televizyonunun, dünyanın en önemli spor organizasyonuna bütçe ayırmaması düşünülemez. İki kurum arasındaki pazarlıkları bir şekilde sonuçlandırması ve Olimpiyat yayınını yapması TRT’nin asli görevidir.
Bu ayıp bize yeter!
Olimpiyatlar’ı düzenlemeye talip olan bir ülkenin televizyonunun Olimpiyatlar’ı yayınlamak istememesi nasıl bir gaflettir? Ülkemizde spor kültürü yaratmak için bunca yatırım yapılırken, TRT bu spor kültürünün oluşmasını engelleyerek neyi amaçlıyor? Yoksa kahrolası paraleller mi, bu işi sabote etmeye çalışıyor?
Gazetemin baskıya girdiği saatlerde Olimpiyat Oyunları yayın haklarının birkaç kanala parça parça verilmesi karara bağlanacaktı. Olimpiyatlar’ı düzenlemek için beş kere başvurmuş, üçünde aday ülke olmuş, hatta 2020 için son ikiye kalmış bir ülke için ne büyük ayıp. Bir sonraki Olimpiyat başvuru dosyamızda “2016 Rio Olimpiyatları’nı doğru düzgün yayınlayamadık. Çünkü biz aslında sporu sevmiyoruz ” diye yazmayı unutmayalım lütfen!..
İzmir’e sahip çıkın artık!
2016-2017 sezonunun başlamasına sayılı günler kala, İzmir kulüplerinin stat yarası maalesef kanamaya devam ediyor. Türkiye Futbol Federasyonu Kulüp Lisans Kurulu, “Ulusal Kulüp Lisansı” başvurusunda bulunan İzmir ekiplerine “Maç oynayacak statları olmadığı” gerekçesiyle lisans vermeyip Karşıyaka, Altınordu ve Göztepe’ye 30’ar, Altay’a 15 bin TL ceza kesmiş.
Türkiye’de futbolun ilk kez oynandığı, profesyonel liglerimizin ilk golünün atıldığı, kökleri 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan, çok farklı kültürlere ev sahipliği yapan bir kültürel mirastan, birçok takımı olmasına rağmen statsız bırakılmış bir şehirden bahsediyorum maalesef.
Alsancak Stadı, 2014 Ağustos’ta depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle maçlara kapatıldı, 2015 Ağustos’ta ise tamamen yıkıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı “stat yapılacak” diyor ama bu konuda atılmış en ufak somut bir adım da yok. Bu süreçte de Altay ve Karşıyaka küme düştü. Ülkenin birçok şehrine stat yapılıyor, İzmir kulüpleri ise 2014’ten bugüne her sezon başında TFF tarafından “maç oynayacak stadınız yok” denilerek para cezasına çarptırılıyor.
Alsancak Stadı’nı kapatıp yıkan, İzmir kulüpleri değil. Atatürk Stadı’nı, ligin başlamasına bir ay kala bakıma alan da İzmir kulüpleri değil. Ama bunun vebalini çekenler onlar. Şehirler arasında ayrımcılık yapılmış ve taraftar yoğunluğunun olmadığı birçok şehirde yeni statlar açılırken, siyasi tercihleri sebebiyle İzmir statsız bırakılmış. Bu gerçeğe seyirci kalan Futbol Federasyonu ise, kulüplere lisans vermediği gibi üzerine para cezası kesmiş.
TFF’nin şimdiye kadar neyi doğru yaptığı tartışılır zaten. Görünen lüzum üzerine 105 kişinin kurumla ilişiğini kesip yeni bir sayfa açmaktan bahsediyorlar ama hatalarından ders almayı bilmiyorlar. Oysa! Madem İzmirliler’in tercih ettiği siyasi partinin lideri yıllar sonra devlet televizyonuna çıkabiliyor. Madem ülke olarak birlikten, toplumsal mutabakattan bahsediliyor. TFF ile Gençlik ve Spor Bakanlığı da bu düşmanlığı bitirip “üvey evlat” muamelesi yaptıkları İzmir kulüplerine sahip çıksın artık!