Arama

Popüler aramalar

Açık ara...

Abone OlGoogle News

Önce Beşiktaş, sonra Fenerbahçe’yi izledim. Trabzonspor ve Sivasspor müsabakasını da elbette. Sonra, Galatasaray’ın göze batan eksiklerini izole etmesi halinde, açık ara ligi götürebileceğini hissettim. Rakipleri arasında en çabuk düşünebilen, üstelik uygulayan tarafın Sarı-Kırmızılılar olduğu net olarak gözüktü.

Cim Bom ‘menekşe mendilim düşe, bizden size gol düşe’ diye seslenmekte. Gol yollarında bu denli becerikli bir ekibin, savunma anlayışında bütünleşmesi yetecek. Böylesi bir beklenti, olabilirliği imkansız bir arzu da değil. Daha dikkatli, daha yoğun, elbette temposunu da yükseltmiş bir Galatasaray, engelleri daha kolay aşar. Avrupa Fatihi; büyük düşünmeyi yaşam tarzı edinmiş bir camianın gurur veren futbol temsilcisi. Yani? Asıl hedef Avrupa zirvesi. Rijkaard bu konuda en ehil harita okuyucularından biri. O yollardan sporcu olarak, teknik adam olarak defalarca geçmiş. Böylesi deneyimine harman ettiği engin tevazuu, Galatasaray’ın çok değerli pusulası olmalı.

Futbolcular da nezaketten asla taviz vermeyen, ama içeriğinde son derece önemli mesajlar bulunan, Rijkaard mesajını doğru okumalı! “2-0 öne geçtikten sonra konsantrasyonumuzu kaybettik.” Ne kadar doğru bir tespit. Gaziantep müsabakası esnasında aynı zafiyeti ben de gördüm. ‘Nasılsa üç puan kazanıldı’ diye de görmezden gelemedim.

Paylaştım sizlerle.Hollandalı, futbolculuk ve teknik sorumluluk döneminde hep güven vermişti. Galatasaray döneminde de farklı bir portre örneklemeyeceği çok belli. ‘Gaziantep gibi zorlu bir deplasman kolaylıkla aşıldı nasılsa!’ diyerek, popülizm ucuzluğuna saplanma hakkımız olmadan, gerçekleri paylaşmak zorundayız.
Galatasaray’ın ‘açık ara’ ligi önde götürme şansı vardır... Ama Avrupa standında da, hep zirvede olma tutkusu vardır. Bu tutkunun realiteye geçmesi de, hakkaniyetten yana tespitlerle mümkündür. Eyyam kriterleriyle değil.

Haberin Devamı

Gözünüz aydın!
İzlediğim son iki müsabaka sonrası futbolseverlere, özellikle de Galatasaraylılar’a seslenmek lazım ‘Gözünüz aydın!’ diye. PAF takımında beğenmeye doyamadığım ve sabırsızlıkla yukarıya gelmesini beklediğim Aydın, yukarı çıkmıştı. Çıkmıştı da, ben dahil herkesi hayal kırıklığına uğratmıştı. Sanırım kendisi de, kendisini beğenmemişti.
Geçtiğimiz sezonun son müsabakası sonrası ‘Aydın tatili boşver, mutlaka bir beyin koçu veya mentörle çalış, problemin futbol değerlerinde değil, kafanda’ demiştim. Bilmiyorum uyguladı mı? Ama Rijkaard galiba bu konuda en büyük şansı. Kullandı, kullandı. Aksi halde bizi de kendini de yaktı!

Haberin Devamı

Bravo Beşiktaş
Yıldırım Demirören’in açıklaması sonrası duyduğum alkışlar, Türkiye’nin gönül sesini de yansıtmıştır. Yüreğimizden kopan alkışları... Kızılay gibi mübarek bir kurumun adını formasında hizmet adına taşıyacak kuruma ‘Bravo Beşiktaş, helal olsun Beşiktaş’ denmez mi? Sadece ‘Türk futbolu’ değil, ülke tarihine büyük emekler vermiş camianın, başkanına yakışan bir yaklaşım modelini örneklemiştir Yıldırım Demirören... Dileğim ve duam ‘tüm kulüplerimizin ekonomik sıkıntıları olsa da, böylesi ülke bütünlüğü ve vatandaş dayanışmasına katkı yapabilecek davranışlara girişmesidir.’
Darısı diğerlerinin de başına.

Haberin Devamı

Yunus Yıldırım
Değerli hakem kardeşim verdiği ropörtajda ‘Çocuklarımıza ne renk kıyafet giydireceğimizi dahi düşünmek zorundayız’ demiş. Hemen altta da mahdum bey kucağında bir fotoğraf ve yavrucakta Sarı-Lacivert kıyafet... Yıldırım iyi düşünmüş ve ideal renkleri de galiba bulmuş!

Gezer ve Turan
Gezer müsabakanın tempo sürekliliği, Turan saniyelerle de olsa, avantaj peşindeydi. İkisi de kendi penceresinden haklı yani... Turan büyüğünün işaret ettiği taraftan gitse şık olurdu. Galatasaraylılar en haklı oldukları zamanlarda bile, büyüklerine itaat ettikleri için, daha da büyük olmuşlardır.