Eşek & Kısrak

Haberin Devamı ›
Boğucu Antalya gecesinde, Tudor kurtarıcı olarak Selçuk'u sahaya sürdüğünde koptum, gittim farklı düşüncelere... Öyle ya! Her şeyin yolunda gittiği süreçte, acaba nedendi bu deneme?
Meselenin oyun okuma, sistem değişimi ve doğru futbol kriterleri tercihi bazında hiçbir anlaşılır yanı yok ki. Olamaz da zaten! Selçuk geçtiğimiz sezonların en yoğun geriye oynayan, futbolseverleri seyirden bıktırıp, her kaptırdığı topta ve rakip kovalamadığında resmen çileden çıkartan bir sertifikalı profil. En çalışır göründüğü anlar, penaltı ve duran topların başında durduğu dakikalar! Egoizmin nirvana halleri yani!
Gomis'e penaltıyı atması için takdim ettiği top bir özveri değil, nereden geldiğini çözemediğim, bir dürtmenin sonucudur yani! Galatasaray duran toplar için keşke Kasımpaşa'daki Alman'ı alsaydı, Antalya son dakikası heba olmazdı belki, değil mi? Ama Selçuk duran topu o usta ayağa da bırakmazdı ki!
Mesele Antalya'da bırakılan puanlar değil, tekrar eski karmaşaya dönülmesi ihtimalidir. Bu gidişatın muhtelif işaretlerini aldım, Tudorun son 90 dakikadaki, saçma tercihlerine şahit olunca. Hırvat kardeşime sesleniyorum 'eğer istemiyorsan kulübede ' IRGAT ' olmayı, 2 veya 3 golle öne geçmeden, koymayacaksın sahaya gönlündeki fırtınayı!' Do you understand to me? Bazen Türkçe anlatamıyorum da!
Selçuk'un oyuna katılımından sonra ne geldi aklıma ? At sahibi yaşlanınca, kendisiyle uzun süre yaşamış beygirine 'sana bütün haklarımı helal ediyorum, uzun yıllar mükemmel hizmet ettin' dediğinde hayvan dile gelmiş 'ben sana hiçbir hakkımı helal etmiyorum, illede "katır üretme" hevesiyle, beni eşekle asla muhatap etmeyecektin !' Galatasaray başkanı ve yönetimi, elbette transfer sorumlu profesyonelleri, menajerleri, yancıları , çıkarcıları, komisyoncu ve yandaşlarınadır bu mesaj ...
Ne demek mi istedim ? Eşek olsa anlar!