Arama

Popüler aramalar

Galatasaray'ın 100 karası

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Milyonlarca dolarlık ziyan- Aaaah 100. yıl ah! Galatasaray’ın 100. yılına tanık olmak çok ama çok güzel bir duygu. Duygu da, sersem tavuk vaziyetiyle karışık bir hal oldu bu. 500 yıllık kültür ve eğitim ocağının yüz yıllık uzantısı spor kulübünün son 10 yılda sahnelenen beceriksizlik örnekleri, nihayet meyvesini verdi! Düş kırıklıkları, üzüntü, hüsran, ekonomik rezaletlerin 2005 yılında tavan yapması Galatasaraylı’yı perişan etmiştir.Oysa Özhan Canaydın ne büyük hedeflerle gelmişti. Dünya çapında yıldızlar! Lukunku, Tamas ve benzeri iki otobüs dolusu yıldız! Milyonlarca doların ziyan zebil olması, gönüllerin teknik direktörünün dip yapması! Tam geçmişte kaldı derken 2005 yılı başında Franck Ribery getirildi futbolcuya benzeyen, O da kaçtı gitti. Yani! Neresinden bakarsanız bakın, 100. yıl sportif, sosyal, görsel ve tamamen duygusal(!) etkinlikleriyle tam bir fiyasko senfonisiydi sanki.Bu sonucun en önemli nedeni Özhan Canaydın’ın iletişimle ilgili tüm girişimlerde parazit yapıyor olması ve en yakınlarının dahi kendisiyle sağlıklı iletişim kuramamış olmasıdır.* 2002 yılı Mart’ında göreve gelen ve bir sonraki seçimi de kazanan Özhan Canaydın ve ekibinin 2005’teki artı ve eksileri neler oldu?Genel Kurul, yönetime güvenmedi- 2005 yılında ekonomik önlemlerin sona ereceği umudu, Seyrantepe projesi, Riva arazisi satışıyla çözümlenecek nakit meselesi derken, müthiş bir fiyaskoyla karşı karşıya kaldı Galatasaraylılar. Büyük emeklerle hazırlanan Riva projesi, mükemmel bir çalışma ürünü olarak değerlendirilse dahi, doğru dürüst anlatılamadığı için hasta masada kaldı sanki! Galatasaray kongre üyeleri yönetime güvenemedi ve kurdukları komisyona güvenmekte artık. Bu gelişme sportif başarısızlıkları dahi gölgede bırakacak bir eksidir. 2005 yılının Özhan Canaydın adına en olumlu ve artı sayılabilecek gelişmesi, Başkan’ın sağlığının yerinde olmasıdır.* 2005 yılında Galatasaray adına en mutlu ve en mutsuz günler ya da gelişmeler size göre nedir?Sadece Türkiye Kupası ve altyapı- İnsan koskoca yılda birkaç mutlu haber veremez mi? Zorlana zorlana Türkiye Kupası zaferi geliyor insanın aklına. 5-1 biten final ve gönüller sultanı Fenerbahçe’yi sürklase etmek kupadan daha fazla sevindirmiş olabilir mi? Galiba. Ayrıca futbol okulu ordusunun hemen her katagoride şampiyonlukları ve milli takımları işgal etmesi de az buz mutluluk vesilesi değil. Hele hele Ali Yavaş’ın Katar memleketinde alacağı dolarları değil, ülkesine ve Galatasaray’a hizmeti tercih etmesi, Galatasaraylı olabilmenin ayrıcalığı ve mutluluğu olarak kayıtlara geçmeli. Zafer ve Arda’nın profesyonel takımda oynamaları mümkün olduğu halde, kiraya verilmeleri bir düş kırıklığı ve mutsuzluk vesilesidir. Basketbol takımının diplerdeki halleri ve play-out oynaması, kız takımının vaziyeti başları öne eğerken, bu sezon performansı biraz da olsa sevindirici sanki. Yüzme, kürek ve sutopu branşları da olmasa, başarı, dolayısıyla mutluluk nedir iyice unutacaktı Galatasaraylı.* Bir yılı daha geride bıraktık. Galatasaray neleri yaparsa, 2006’da beklenen günleri yaşar?Canaydın radikal kararlar almalı- Galatasaray... Hayır Galatasaray değil Özhan Canaydın artık radikal kararlar alabilmeli ve uygulamalı. Başkan’ın mavi boncuk politikasıyla varacağı nokta, hüsranların tekrarlanmasından öte olmaz. Çalışma arkadaşlarını doğru seçemeyen ve değerlendirmeyi de tercih etmeyen Canaydın modeli, problemli bir yapının başındaki başkan prototipinden öteye geçemez. Güven çok önemli bir duygu. Bu duyguyu tam ve doğru yansıtamazsanız size de güvenmezler. Galatasaray Genel Kurulu’nun çok değerli ve seçkin üyelerden oluştuğunu biliyorum. Ama kulüp yaşamıyla ilgili son 10 senedir hassas davranmadıklarını da görüyorum. Hesap sorma ve gidişata mutlaka hakim olma ilkesi doğru seçimlerle devreye girmezse, sıkıntıların katlanarak büyümesinden keyif aldıklarını düşünmeye başlayacağım.Galatasaray üyeleri güçlerini ve denetim yetkilerini kullanmaya karar verdiği an mesele kalmaz. Dertler kısa sürede çözümlenir. 2006 geç kalınmış bir tarih de değildir zaten.