Arama

Popüler aramalar

Harrington Kupası!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Murat Özaydınlı, Savaş Ay’a sitem etmiş “Müzedeki en büyük kupamız Balkan değil, Harrington Kupası’dır” diye. İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı, Cumhuriyet ilan edilmeden 4 ay önce kendi adına bir turnuva düzenliyor. Tekrarı mümkün olmayan bu kupayı da Fenerbahçe kazanıyor. Britanya’da belki de ‘Harrington Kupası’nı’ kaybetme üzüntüsüyle her sene anma törenleri düzenleniyor. Harrington Kupası yanında, UEFA, Süper Kupa’nın lafı mı olur. Hımmm... Demek ki, Fenerbahçe’yi daha sonraki tüm Avrupa turnuvalarında başarısız kılan neden, Harrington Kupası’nı kazanma rehaveti.Oysa Fenerbahçe’nin Harrington Kupası zaferi havasından çıkması şart. Başka? Yerli hakem şemsiyesi altından da çıkması şart. Lüksemburg’lu hakeme vuran vurana. Oysa Nobre’nin rakibine basan sol koluna ‘zırt’ diye düdüğünü çalsa ne olacaktı? Senelerdir yazıyorum, Avrupa kupalarında başarı için hakemlerimizin çağdaş yönetim ilkelerini yakalaması ‘olmazsa olmaz’ zorunluluk artık. Özellikle Fenerbahçe oyunlarında. Aksi halde kendi mahallesinde bekçi nasılsa tanıdık diye her türlü kabadayılığı yapan gencin, yabancı semtte gerçekle burun buruna gelince yaşadığı şoktan farksız olur vaziyet. Öyle de oluyor zaten. Erol Ersoy, Selçuk Dereli, İsmet Arzuman, Cem Papila gibi hakemlerimiz Sarı-Lacivertliler’in Avrupa oyunlarını yönetse sorun kalmaz. Kalmaz da, bu yönetmeliklerle imkansız. Her derde deva bulan Aziz Yıldırım da, bu işte çaresiz kalmakta ne yazık ki...Harrinton Kupası’nı aşmanın yolu, yerli hakemlerin Avrupa standartlarını yakalamasından, (Özelikle Kadıköy’de) geçer.Başka? Daum oyunun gidişatına daha erken ve doğru müdahale etmeli. Tuncay’ın oyuna giriş saati, kalkmış bir trenin peşinden koşmaktan farksızdı. Fenerbahçeli sporcuların yakaladığı imrenilesi ‘Fenerji’ ilkesini ziyan etmemeli Alman Hoca ve yerli düdükler.Türkiye’nin Fenerbahçe’si Harrington Kupası’ndan çok daha popüler ve önemlilerine layık. Nerede 1923, nerede 2005... O büyük kupayı anımsamak için taraftar tarih kitapları okuyup, ille de müzeye mi gitmeli?Bu arada ülkenin en çağdaş ve güzel spor müzesi, camiaya hayırlı ve kutlu olsun. Darısı diğer kulüplerin başına.Galatasaray, borçlarından kurtulmak amacıyla Riva arazisini satmaya karar vermiş. Şu dönem için yanlış tercih. Neden? 3’üncü köprü Arnavutköy-Vaniköy arasında yapılmaz. Yukarıya, daha kuzeye yapılır. Niçin? Çünkü oralarda köprünün bağlantı yolları çoktaaan yapıldı bile. O civarı şöyle dolaşın ve haklı mıyım, haksız mıyım bakın. İşte o zaman Riva öyle kıymetlenir, öyle kıymetlenir ki, Galatasaray sorumluları araziyi erken sattıkları için başlarını taştan taşa vurur, duayen bedduaları da cabası olur.Bu arada Gerets ve futbolcuları kolay gözüken zor bir oyuna çıkacak bugün. Denizlispor’un konumu ve sakatlarla cezalılarının durumu doğru ölçek değil. Genç, tempolu ve mücadele eden bir güç çıkacak Galatasaray karşısına.