Hayat hoştur...

Eski anılarım canlandı birden, iki damla yaş süzüldü gözümden. O zamanlar sohbette Fetullah Hoca ağlamaya başladığı anda önce Hakan’ın gözyaşlarına boğulur, ardından da ‘hayırlısı’ diyerek İhsan Kalkavan ağlardı. E onlara bakınca ben de salardım elbette.
Geçen Kasımpaşalı Erdoğan abiyle sohbete daldık. Gençliğimizin unutulmaz kabadayısı ve Rize’lisi, meşhur Kasımpaşa Başkanı Erdoğan Aslan. Yıllar nasıl da geçmiş Erdoğan ağbi Kilyos’ta, ben Serdivan’da istepneden hallice kenarda beklemedeyiz artık. Ama geçti artık güzel günler, kalplerimizi sardı hüzünler. Hele hele Taksim Gezi’deki hüzünler ama bu saatten sonra bizi kim arar, kim dinler?
2005 yılında ‘Sayın Erdoğan’ başlığıyla yazdığım bir yazımı buldum dün. Köln’de karşılaştığım Başbakan için yazdıklarım aynen şöyle ‘Almanya’nın Köln şehrindeyiz. Toplantıda karşılaştık, baktım ki gözleriniz boşa bakıyor ‘eyvah’ dedim kendi kendime. Tepe noktalarda olup bakışlarının çevreden kopup bir başka aleme gittiğini sezdiğim herkes, sonunda mutlaka hata yaptı ve pişmanlık yaşadı. Bu vaziyetin oluşumunda en büyük etki yanlış yönlendiren danışmanlar ve karartılan yakın çevre olmalı.’ Günlerdir Başbakan’ı üzüntüyle izliyor ve keşke yakınında kendisini doğru yönlendirecek bir akil insanlar takımı olsaydı diye düşünüyorum. Berbat ettiler çünkü ortalığı da, Erdoğan’ı da.
Aslında Erdoğan’ın kaderi futbolculuk zamanında değişti belki de. Vali Mutlu’nun tüylerimi diken diken eden raconu sonrası uzun uzun düşündüm. Tayyip bey’i daha o zaman Fenerbahçe’ye transfer etmeyi düşünüp de, sonradan vazgeçenlerden okumaya başladım, milli takımlara davet etmeyenlere kadar vardım. Belki futbol kariyerini erkenden bitirmeyecek ve siyasete çok daha farklı bir zaman ve mekanda girecekti. İşte o zaman Taksim Gezi eziyeti de, yaşanmayacak ve Başbakan da bu sıkıntılar ve gerilimin içine düşmeyecekti.
Bakın! Geçmişte hata yapan sadece CHP değil, hem Fenerbahçe hem de TFF. Bilmeden de olsa neden oldukları felaketi gördünüz mü?
Neyse... Hayat hoştur, gerisi boştur.
Galatasaray Adası
Bana ‘en iyi spor yazarı kim?’ diye sorsalar, hiç düşünmem ve ‘Öcal Uluç’ cevabını veririm. 60 yılın tüm güzelliklerini ve berraklığını yansıtan pırıl pırıl mert adam. Öcal Uluç Galatasaray Adası’na değinmiş ve herkesin dikkatini çekmesi gereken nazik konuları şık üslubuyla gündeme getirmiş. Duayen ağbimiz Doğan Sarıbeyoğlu’yla da konuştım konuyu, dikkate şayan önemli şeyler söyledi. Mesela ‘Koskoca ada İstinye Park’taki bir dükkan kadar dahi ekonomik yarar sağlamıyor’ dedi.
Uluç ve Sarıbeyoğlu dikkate alınması gereken bir konuyu güneme taşımışlar ve Galatasaray’ın hak ettiği finansal değerleri bulamayan bir mal varlığını Galatasaray kamuoyu vicdanının kriterleri dahiline sokmuşlardır.
Kendi evini, arsasını, maaşını, ekmeğini dahi kulübünün mal varlığı kadar el üstünde ve değerli addetmeyen Galatasaraylı’nın dikkatine çok önemli bir konuyu sunan Uluç ve Sarıbeyoğlu’na teşekkür ve şükran duygularımı gönderiyorum.
Divan Kurulu
Dün Florya’da toplanan Galatasaray Divan Kurulu’na Adnan Öztürk yaptığı konuşmayla, damgasını vurdu. İçten ve samimi seslenişte hüzün vardı, övgü vardı, sitem vardı, yani alabilen herkese bir mektup vardı.
Fatih Terim’e anasının ak sütü gibi hak ettiği övgüler, Ünal Aysal ve İrfan Aktar’ın alması gereken sitemler hepimizi derin derin düşündürdü. Aslında bu konu başlı başına bir yazı konusu, sevgili editörüm Yasin ‘sayfa müsait’ dediği an, derinlemesine anlatacağım. Uzun hikayeler var çünkü Öztürk’ün kısaca dile getirdiği teşekkür demetinin içinde.
Haberin Devamı ›
Oğuz Dizer