Nereye kadar?

Haberin Devamı ›
Galatasaray; şans, talih, kader, kısmetle gidiyor, ama bir kısım ahali ‘Bu takım muazzam’ diye tanımlıyor! Elbette yanılıyor, yanıltıyor. Cim Bom şansıyla harika bir fikstür çekmiş, talih UEFA ön eleme ve gruptaki rakip kalitesi nedeniyle de gülmüştür. Ama şans-talih kısmını doğru değerlendiremezseniz, kader-kısmet bölümünde tepe taklak gidersiniz. Rakiplerin denk gelip, işlerin iyi gidiyor gözükmesi sorumluları aldatmamalı.
Denizlispor karşılaşmasında Galatasaray’ın şut rekoru kırdığını iddia edenlere gülerim sadece. Ne şutu arkadaş? Geri pası kıvamında ittirilen ve asla gol tehlikesi üretmeyen topu ciddiye almak ve istatistiklere katmak abesle iştigal değil de ne? Aynı şekilde rakibin boş bıraktığı alanlarda ‘al gülüm ver gülüm’ oynaşmalarının sonuca faydası olmaz ki. Allyson’un savrukluğu ve savunma temel ilkelerinden yoksunluk defosu olmasa, kazanır mıydı Galatasaray? Hayır.
O zaman tartışacaktık ‘Bouzid’in ön liberoda ne işi vardı? Arda o savunma kalabalığında yalnız bırakılır mı? Uğur, Barış, Serkan, Mehmet Güven oynatılmaz mı? Özgürcan ve Nonda daha etkili olmaz mı?’ Ve daha neler neler... Bir penaltı golü tüm konuşulması gerekenleri yine erteletti. Oysa Ankaraspor ve Bordeaux oyunları, dikkatle analiz edilmeli, değerlendirilmeliydi.
Gerçeklerden kaçarsanız nereye kadar gidersiniz? Şu andaki liderlik pozisyonu, en az gol yemiş olmak, en çok atmak, her şeyin yolunda gittiği anlamına gelmez. Kadroda kimin ne zaman, nerede ve nasıl oynayacağı belli değil. Denizlispor maçı listesi elimize geldiğinde, Kalli ve ekibi haricinde şaşırmayan var mıydı? Ne üretti Aslan, dökülen Horoz karşısında? Canaydın milyonlarca doları ‘ittir-kaktır’ sistemi uygulansın diye yatırmadı ki.
Penaltıları konuşuyor herkes. İkisi de doğru karardı. Bünyamin Gezer çalmasa, bu kez ‘neden çalmadı?’ diye infaz edilirdi. Transatlantik ebadında yatırım yapanla, koster tevazuu içindekiler aynı sularda yarışıyor ve sonucu yine de şans-talih-kader-kısmet belirliyor. Durum bu ne yazık ki.