Rica...

Haberin Devamı ›
Kupa finali öncesi, anlatmaya çalıştım: Kupa hak edenin olacak ve ertesi gün hayat yeniden başlayacak... Yepyeni hedefler, heyecanlar, umutlar için... Galatasaray da, Fenerbahçe de sayısını unuttuğumuz kupalar kazandı. ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir seda’ olmadı mı yıllarca? Ya son dönemlerin baki kalanlarına bakar mısınız? Saldırı, darp, devlet, millet malına zarar verme, kaos, korku, emniyet güçlerine, çoluk çocuğuyla sevincini yaşamak için sokağa çıkanlara saldırı...
Yani kupa ardından kalan sedalar hep utanılası!
Türkiye asla layık olmamalı böylesi görüntülere. Hoşgörü ilkesini zayi etmiş, sözde renklerine tutkulu, aslında faşizan taraftara ‘dur’ demenin günü geldi de, geçti bile. Bölücülüğün her çeşidiyle başı belada olan ülkemizin, bir de güya kulüp taraftarıyla çirkinliğin aynası olmasına mani olacak önlem ve yaptırımlara acilen ihtiyaç var. Aksi halde bu yapının ürettiği enkazın altında önce kulüpler ve onlara yol veren yönetim anlayışları kalacak. Uyarıyorum!
Foto muhabiri ve muhabir arkadaşlarıma göre, biz spor yazarlarının çok daha iyi şartlarda görev yaptığı gerçeğini, kim inkar edebilir? Hele hele foto muhabirleri, kendi olanaklarıyla edindikleri kameralarıyla ve binbir zorluklarla, kış kıyamet, yağmurda görev yaparlar. Niçin? Yaşanmışlıkları, günümüze yansıtabilmek için. Bir tv kamerasını omuzda taşımanın ve koşturup durmanın, ne demek olduğunu bilir misiniz siz? Meyhanelerde tütsülenip, promil sınırını aşmış kafalarla zevk yapmaya benzemez hiç.
Üzüntümün nedeni kameraları kırılan, darp edilen muhabir arkadaşlarımın başına gelenlerdir. Bu olumsuzluklar da maalesef bir kısım sözde Fenerbahçeli tarafından üretilmiştir. O çocukların göz nurlarını hangi şartlarda edindiklerini iyi bilenlerden biriyim. Ricam, Fenerbahçe yönetiminin, gerekeni yapması ve çocukların zararını tazmin edecek jesti sağlamasıdır. Kalplerini tamir edemezseniz de, hiç olmazsa kameralarını kurtarmış olursunuz...