Villa konforu!

Haberin Devamı ›
Güzel bir ekim günü. Güneş pırıl pırıl. Gökyüzünde süs gibi mini mini bulutlar. Keyifli ve umutlu Kayserililer, Sarı-Kırmızılı taraftarlar... Şık formalarıyla futbolcular. Bembeyaz cıvıl cıvıl bir top. Serge Die’nin fosforlu pabuçları. Smokinlere bürünmüş gibi hakemler.‘Yeter be! Maça gir artık’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama sahadaki futbolcuların, Tatlı’nın başlama düdüğüne rağmen, tatsız tatsız durdukları yerde, ben nereye gireyim? Sütsüz sütlaç kıvamında bir futbol izledim ilk yarıda.Düşenler, kalkanlar. Merdivenden, hayır çimden kayanlar, yatanlar.Milli takımdaki Heinz, yere göğe konulamadı. Pekiii bu çocuğun iyi oynaması için, Çek takımının kalan 10 futbolcusunun da Kayseri’ye mi gelmesi lazımdı!Erciyesspor daha iyi pas yapıp, çabuk oynuyordu. Fakat bir kısım futbolcusu da yere sağlam basamıyordu. Mustafa Uğur, Japon mucizesiyle yapıştırsa nafile! Serge’nin hakkını yememeliyim. Fildişi Sahili çocuğu, futbola Fransız değil. Neden? ‘Nice’ eğitimi almış, belli. Aslan kanatsızdı. Sebep Gerets’in doğru savunma önlemleri alması. Bu sefer de hücum unutuldu ama!.. Necati kaçırdı. Az sonra affettirdi, seken topa Şükür yetişti: 1-0. Daha sevinirlerken, Galatasaray göbeği deprem yemiş avize gibi sallandı, Cenk ve 1-1, ilk yarının sonu.Altan, sonra Iliç, daha sonra Ergün... Topa ve gole yakın adamlar kalabalığı!.. Galatasaray tek puana sevinmeliyken, Şükür’le son anda 2-1’i buldu ve üç puanı aldı.Sonuç? Erciyes’in şansızlığı, Sarı-Kırmızılılar’ın şansıdır. Hepsi o!