‘’Konyalım yürü!‘’
İlhan Palut tırnaklarıyla kazıyarak hem kendisini hem de Konyaspor’u zirveye taşıyor. Tek eksiği Pro Lisansı. Onu da halletmek üzere. Oynattığı oyunda çok bariz teknik direktör el yazısı var. Top rakipteyken kusursuz bir oyun. Alanlar daralıyor, mesafe kısalıyor, hatlar arası çizgi net görünüyor. Top nerdeyse orada rakipten bir fazlalar. Bunun için sarfettikleri enerji takımın fiziksel gücünün gövde gösterisi. Topu aldıklarında ise kısa pasları, ikiye birleri, oyunun yönünü değiştirme hızlarıyla adeta ders veriyorlar. Konyaspor’un yıllar sonra bu kadar keyif veren bir takıma dönüşmesi de net şekilde hocaya yazıyor. 8’de Serdar Gürler’in golü, direğin içinden çıkan bir top ve devreye giderken gelen harika Amir golü... ‘Konyaspor bu maçı kaybetmez’ diyorsunuz rahatlıkla izlerken. Çünkü sahanın her alanında ne yaptığını bilen bir oyuncu grubu var.
Kayseri cepten yiyor
Aslında bu saydıklarımın aynısını Kayserispor için de söylemek isterdim. Bana göre ligin en doğru kurulan Anadolu ekibi. Takır takır oynaması gereken bir kadro. Hikmet hoca son yılların en başarısız teknik adamlarından. Son 4 maçta 1 puanları var, önlerinde de zorlu bir seri. Gerçekten hoca bu kadroyla da büyük bir başarı elde edemezse kendisine yazık eder. Konya deplasmanında sahada hiçbir varlık gösteremeden kaybettikten sonra kredisinin de hayli azaldığını söylemeliyiz.
‘’Antep evinin kralı‘’
Son haftaların en flaş çıkışı Altay’dan gelmişti. Mustafa Denizli üst üste elde ettiği 3 galibiyetle takımını 15 puana taşıyıp bir anda zirve yarışçılarının arasında bulmuştu. Tabii erken gelen hava Gaziantep deplasmanında rehavet olarak sahaya yansıyınca çok net bir iç saha takımı haline gelen Erol Bulut’un ekibi cezayı çabuk kesti. 33’te Kitsiou’nun direğe çarpan şutuyla başlayan heyecan gol sağanağında dönüştü. Perdeyi 51’de Maxim açtı: 1-0. 56´ıncı dakikada orta alandan gelişen ev sahibi takımın atağında ceza sahası dışında topla buluşan Figueiredo’nun ara pasında topu önünde bulan Merkel’in vuruşu ağlara gitti: 2-0. Bu gol maçı da kopardı.
Teselli golü Erhan’dan
61’de Maxim çarpmayla da olsa farkı 3’e taşırken Mustafa Denizli bu maça havlusunu atmıştı artık. 64’te Altay adına sahanın iyilerinden biri olan Erhan teselli golünü attı. Çünkü 72’de Dicko topu ağlara gönderdi, işi de bitirdi: 4-1. 81’de Altay Paixao ile direğe takılsa da kalan bölümde sonucu değiştirecek farklı bir aksiyon izleyemedik. Maç 4-1 Gaziantep FK’nın üstünlüğü ile sonuçlandı.
‘’Konya başladı! Paşa bitirdi...‘’
Ne yaptığını bilen insanlar başarılıdır genel olarak hayatta. Çünkü planları vardır, hedefleri için disiplinle çalışırlar. Doğru yolda olduklarını bilirler ve sabırla istediklerini alırlar. Bahsettiklerimizin bir takım üzerindeki vücut bulan hali Konyaspor. Kasımpaşa deplasmanında, 3 maçtır gol atamayan rakiplerine karşı baskıyı o kadar rahat kabullenip sabırlı oynadılar ki; önce 18’de Ahmed Hassan’la, 21’de ise Serdar’la daha ilk yarıdan maçın rengini belli ettiler. Her iki gol de mükemmeldi. Aslında ev sahibi de ilk yarı boyunca etkili bir oyun oynadı. Ancak şuursuz hücumlar Konya’nın katı savunmasına takıldı defalarca. Yine de Travnik’in 29’daki golü Cihat Arslan için soyunma odasından umutlu çıkması adına bir fırsattı.
Çok istediler ama...
Öyle de oldu. Hatta daha da fazlası... Kasımpaşa çok daha baskın, ligin son maçıymış gibi saldırıyor, Konya ise bu kez açıklar veriyordu. Şiddetli baskı hatayı getirdi ve Kasımpaşa Umut’la penaltı kazanıp Umut’la skoru eşitledi. Kalan bölüm Rus ruleti gibiydi. Ama yine de Arslan ve ekibinin kazanma arzusu daha belirgindi. Yusuf 86’da inanılmaz bir gol kaçırdı, nefes kesen düello 2-2 eşitlikle sonuçlandı.
‘’Antalya'nın dirilişi‘’
Yeni Malatyaspor savunmasını oturttuğunda bu ligin en can yakan takımı olacak. Hücum hattı, yüksek becerili oyuncular kadar son vuruşlarda da etkili. Antalya deplasmanında önceki haftalardaki defansif dağınıklığı çok net toparlamış İrfan hoca. Fakat karşısında katı savunmasıyla öne çıkan Ersun Yanal’ın ekibi olunca sertlik derecesi yüksek bir o kadar da kısır bir ilk yarı çıktı ortaya. 45 dakikada tek isabetli şutu atan taraf Malatya’ydı. Elbette iki hocanın da galibiyete ihtiyacı olması risklerin çoğaldığı, pozisyonların zenginleştiği bir ikinci yarı vadediyordu. Öyle de oldu. Özellikle 63’te Malatya’nın kaçırdığı bir pozisyon var ki, gol yapamamak daha zor. Munir çok iyi oyuncu olacak ama bunları attığında. Yeni Malatyaspor savunmayı aşamadıkça kırıldı, oyuncuların vücut dili sanki golden vazgeçmiş gibiydi.
İrfan Buz hamle yaptı ama...
İrfan Buz yine de hamlelerle diriltmeye çalıştı takımı ama golü bulan Ersun Yanal’dı. Kalabalık bir hücumda Güray Vural kendisini arkada unutturdu, sol ayağıyla muhteşem vurdu ve 89’da takımını öne geçirdi. Uzatmalar artık Malatya için Rus ruletine dönmüştü. Çabalar sonuçsuz kalırken kazanan Akdeniz ekibi oldu. Antalyaspor 3 haftalık düşüşten sonra galibiyeti hatırladı.
‘’Hatayspor gümbür gümbür‘’
Ömer Erdoğan’ın geçen sezonki uyumlu kadroyla Süper Lig’e başlaması şansıydı. Bu sezon büyük ölçüde yenilenen takımını bu kadar kısa sürede çıkardığı seviyeyse tek kelimeyle becerisi. Sahada savunmadan hücuma ne yaptığını bilen bir oyuncu grubu var. Taktiksel bütünlüğü, bu çabuklukta kusursuz işleyen bir makineye çevirmek hocaya yazar. Göztepe’nin iç saha takımı olduğunu izleyenlere hiç hissettirmediler. Taraftar olmasa maç Hatay’da sanırdık. Diouf’un formuna da parantez gerek. İki kişinin üstüne binip vuruyor, direğe takılıyor, arıyor, zorluyor. Tam bir Anadolu golcüsü. Alanya’da fırtınalar estiren Cisse misali. Nitekim yine tüm markaja rağmen kafasını sokup golü attı, 78’de de işi bitiren vuruşu yaptı: 0-2. Ayrıca Ribeiro da bana göre 6 haftanın en iyi orta sahası. Göztepe’ye gelirsek... Sorunu Ünal Karaman, El Maestro veya başkasında aramamak lazım. Mehmet Sepil, Türk futboluna kırıldı. Kulüp için aradığı yatırımcıyı bulana kadar da vasat bir takım izleyeceğiz muhtemelen. Geçen sezondan bu yana izlenen politika bu. Oysa 5 senede bu takıma yaptıklarıyla şampiyonluğa oynayan bir Göztepe’yi görmeliydi.
‘’Rize'ye son darbe Altay'dan‘’
5maçtan tek puan çıkaramamanın baskısı, iç sahadaki Altay maçında agresif bir Rize çıkarmış ortaya. Önde basan, temaslı oynayan ve ilk dakikadan itibaren gol arayan Karadeniz ekibine karşı Mustafa Denizli’nin oyuncuları da sert yanıt verince kıran kırana bir ilk yarı izledik. Rize’nin hücum ayakları üretkenlikten o kadar uzak ki takımın gol atması organizasyonlarla mümkün değil adeta. Bolasie emekliliğe gelmiş. Deniz, Süper Lig seviyesinde değil. Boldrin ve Alper’in çabalarıyla gelen toplar duvara çarpıp geri dönüyor. Altay’ın sabırlı denemeleri kornerden Björnkander’in attığı kafa golüyle taçlandı. Golü bulamadıkça direnci kırılan Yeşil-Mavililer, üstüne bir de geri düşünce geride kalan haftalardaki pasif ruh hali geri döndü. Skoru eline alana İzmir ekibi 72’de Bamba’yla maçı bitirdi. 6 maçta 12 puan mükemmel bir başlangıç. Uzatmada Bolasie’nin attığı gol sadece teselli. Ev sahibi için ise 6 maçta sıfır çekmek tek kelimeyle skandal.
Uygun’un inadı
Rizeli ‘istifa’ diye bağırıyor. Bülent hoca inat ediyor ama takım geleceğe dair en ufak ışık belirtisi göstermiyor. Gelelim maçın olayına... Fabricio’nun kısa düşen pastan sonra topu alıp kaleye yaklaşan Erhan Çelenk, rakibinin sakatlandığını görüyor ve topu taca bırakıyor. Alkış, takdir, tebrik, örnek, efendilik, adamlık... Helal olsun Erhan.
‘’Hatay'la şaka olmaz‘’
Hatayspor için geçen yıl bir araya gelen oyuncu grubu büyük şanstı. Savunma, orta saha ve hücum hattı ancak bu kadar uyumlu olur. Lig bittiğinde bu kadroyu korumak yerine yeniden bir yapılanma içerisine girdiler. Yapılan transferlerin uyumu tartışılır. Teknik direktör becerisi asıl bu sene önemli Güney ekibinde. 10 puan toplayan Ömer Erdoğan bence tartışmasız bir hoca olma yolunda ilerliyor. Kayseri’yi ise geçen yılki Hatay’a benzetiyorum. Yönetim gerçekten Ali Naibi önderliğinde bir Anadolu takımı için kurulabilecek en iyi kadroyla başladı sezona. Hikmet Karaman da bu senenin şanslısı. Yani bu kadroyla da büyük bir başarı yapamazsa, son yıllardaki başarısızlığını arşa çıkarmış olur! Maça gelince...
Mensah varsa sorun yok
Kayseri’de Mensah becerisiyle daha 4. dakikada takımını öne geçirdi. Alışı, dönüşü, yatırıp kaldırıp kaleye çivilemesiyle mükemmel bir goldü. Bazı oyuncular büyük takımlarda olmuyor ama Anadolu’ya gelip takımını büyütüyor. Mensah da tam olarak bu familyadan. Maçın geri kalanı ise Kayseri’nin skoru koruma, Hatay’ın 2’yi yemeden fırsat kovalama mücadelesiyle geçti. Ömer hoca sonucu kabullenmedi, sahaya da kabullendirmedi. Yaptığı hamlelerle dinamizmi artırırken Diouf ve Ayoub’un golleriyle de kazanmasını bildi. Bir teknik direktör geriye düştüğü maçı nasıl kazanır ile bir hoca deplasmanda öne geçtiği maçı nasıl verir diye merak edenler için ders niteliğinde bir maç
‘’27 yıl sonra gelen zafer‘’
Süper Lig’de 5. haftayı oynuyoruz. Artık takımların taktiksel disiplin içerisinde bir şeyleri oturttuğunu görmek istiyoruz haliyle. Ancak Adana Demir ve Rize için kazanamamanın vermiş olduğu baskı kenar yönetimlerin direktiflerinden çok, spontane gelişen bir anlayış ortaya çıkarıyor. Bu da mesafelerin açıldığı, pozisyonların arttığı deli saçması bir maç izlememize neden oluyor. İki takımın sahadaki tasviri tam olarak bu olsa gerek. Tabii Selim’in kendini kaleci sanarak topa çıkmasıyla Adana Demir’in kazandığı penaltı maçın momentumunu ev sahibine çevirdi. Balotelli’nin beyaz nokta üzerinden fileleri bulması da İtalyan çılgının gazını bir nebze de olsa aldı.
Özgüven ve ikinci gol
Üstün oynamayı özleyen Adana Demir’de oyunculara gelen öz güven ikinci golün de habercisiydi adeta. Eze’nin muhteşem getirişi ve rakibin belini kırarcasına verdiği pasla Vargas’ın golü maçın da kaderini tayin etti. Boldrin’in şansla beraber giren enfes golü sadece teselli. Çünkü Bjarnasson işi bitirdi. Şimşekler bu galibiyetle ölü toprağını attı. Fakat Montella’nın alması gereken mesafe çok. Takımın hala oyun kurma noktasında bariz defoları var. Rize’ye gelince... Bülent hoca sabır istemeye devam ediyor. Ne diyelim, Allah Rizeli’ye sabır versin!