‘’Sivas'ta Başakşehir'e altın puan‘’
Son haftaların en formda takımı Yiğidolar, Başakşehir’e de geçit vermedi. Rıza Çalımbay’ın öğrencileri yenilmezlik serisini 17 maça taşırken 44 puana ulaşan Aykut Kocaman’ın takımı ise rakiplerinin kayıplarıyla fırtınalı geçen sezonda sakin limana bir adım daha yaklaştı.
Şampiyonluk yarışı elbette farklı. Ancak bu sezonun en başarılı 3 teknik adamı varsa 1 tanesi Rıza Çalımbay’dır. Bu net. Anadolu takımları Edirne ötesine kafasını gösterdiği sezonda ligde tel tel dökülürken Sivasspor müthiş bir seriyle ligin ilk 5 takımından biri oldu. Dün de Başakşehir karşısında yine bu seriye yakışır bir iç saha oyunu izledik. Mutlak galibiyet isteyen rakibi karşısında koca ilk yarıda yarım pozisyon veren Çalımbay ve öğrencileri saldırgan oyunundan da taviz vermedi. İlk yarılardan gelen haberler Başakşehir için 1 puanı da altın değerine çevirince biraz daha kontrollü bir konuk takım vardı. Bu yarıda daha çok isteyen ve arayan tarafın Yiğidolar olduğunu söylemek lazım.
Tolga attı ama...
Başakşehir adına günün formda isimlerinden biri olan Tolga Ciğerci, 59. dakikada şık bir kafa golüyle topu filelere göndermeyi başardı. Fakat ofsayt bayrağı havadaydı. Günün sonunda Başakşehir puanını 44’e çıkarıp kabus gibi geçen fırtınalı sezonda limana bir adım daha yaklaştı. Sivasspor ise 17 maçlık yenilmezlik serisine ulaşarak kulüp tarihine geçti. Rıza Çalımbay ise kariyerindeki nice başarılı istatistiğe bir yenisini daha eklemeyi başardı. Hocanın sözleşmesi bitiyor. Yönetime yakışan böyle kaotik ortamda takımı buralara getiren hocayı uzun vadeli bir sözleşmeyle onore etmektir.
‘’Ateş hattında sessizlik‘’
Denizlispor savunmasının en eksik hali. Oğuz Yılmaz dışında mevkisinin oyuncusu yok. Başakşehir için büyük fırsattı dünkü maç. Oyun olarak da nasıl olması gerekiyorsa öyleydi. Yüzde 70 topla oynama, 24 orta, 16 şut, 3 net pozisyon... Yani kazanmak adına yapabileceği her şeyi yapan bir Başakşehir’den söz ediyoruz. Kalede Cenk’in savunmada Oğuz’un hakkını teslim edelim. İkisi de en kritik anlarda Horozlar’ı ayaktan tutan isimler. Ancak Aykut Kocaman’ın takımındaki atak sonlandırma beceriksizliği nasıl açıklanır bilemiyorum. Gole bu kadar yakın oynayan bir oyuncu grubunun yakaladığı her fırsatta dağlara taşlara vurması inanılmaz. Demba Ba aynısından 10 pozisyon yakalasa 9’unu gol yapacağı maçta kariyerini inkar edercesine kaçırıyor. Giuliano karşı karşıya yüzde yüzü harcıyor.
16 şutun en az 10’u gol olabilecek pozisyonlar ama tabelada 3 isabetli şutla maç bitiyor. Artık şakası yok. Son şampiyon Başakşehir ligde kalmak için yarıştığı hiçbir rakibi kadar özgüven gösteremiyor.
Kocaman’ın çözmesi gerek...
Aykut hoca savunmayı, oyunu, fiziksel gücü ve rakamları toparlamış görünüyor. Ancak bu takımın ciddi manada yaşadığı bir özgüven sorunu var ve bunu acilen çözmesi gerekiyor. Hakan Kutlu ile evinde yenilmeyen Denizlispor’un mücadelesi alkışlık fakat deplasmanlarda da aynı iştahı göstermezseler ligde kalabilmeleri çok zor. Çünkü içeride de her zaman Oğuz veya Cenk gibi oyunculardan maksimum verim almak mümkün olmaz.
‘’Her şey var, kazanan yok!‘’
Yeni Malatyaspor, hoca tercihini kulübü Süper Lig’e taşıyan İrfan Buz’dan yana kullandı. Doğru bir tercih, o dönem kulübün yakaladığı hava büyük başarıyı getirmişti. Şimdi de aynısına ihtiyaçları var. İrfan hoca zaten kısa sürede takımın kırılgan yapısını değiştirmiş. İki kez geriye düşmesine karşın pes etmeyen, 10 kişi kalmasına karşın yıkılmayan bir karakter. Özellikle de savunma toparlanması önemli. Muhammet’in 12. dakikada attığı gole yapacak bir şey yok. Duran topta klasik bir Muhammet becerisi. Hücumda da işleri oturttuğunda sıkıntısız bir Malatya izleyeceğiz, bunu gördük. 1- 0’dan sonrası Adem Büyük’ün damga vurduğu bir maç. 37’de penaltıyı kazanan tecrübeli oyuncu topu direğe nişanladı ama Günay’ın sırtına çarpınca tabela eşitlendi.
Adem Büyük’ün maçı
70’te Adem var sahnede. Bu kez kendi ceza alanında penaltı yaptırdı. Kenan golü attı. Tansiyon arttıkça Adem de durmadı. 80’de bir kez daha işbaşındaydı. Bir penaltı daha kazandırdı, ancak kaçırmadı. Günay’ı avladı, maçı da bitirdi. Hakemin 4 kez VAR’a gittiği mücadelede gülen olmadı belki ama Malatya için altın değerinde bir puan.
Sa Pinto'ya uyarı şart
Antep’e gelince... Sa Pinto dışarıda çok centilmen bir profil çiziyor fakat saha içinde ettiği küfürün haddi hesabı yok. Her hafta aynı. Dün de kendini attırana kadar yapmadığını bırakmadı. 4. hakem Onur Karabaş, Portekizce biliyor olsa kaç maç ceza alır tahmin edemiyorum. Antep çok güzel yönetilen, düzgün bir kulüp. Takımın imajını zedelediği için en başarılı döneminde Sumudica’yı yolladılar. Sa Pinto’nun da bir uyarılması şart.
‘’Son finalist Antalyaspor‘’
Kupa derbisinde zafer Antalyaspor'un oldu. Kırmızı-Beyazlılar, Poldi ve Hakan'ın iki harika golüyle finalde Beşiktaş'ın rakibi olurken ligde 4-0 yenildiği rakibinden rövanşı kusursuz bir oyunla aldı. Alanya ise geçen sezon finalde veda ettiği hayalini gelecek yıla bıraktı.
Ersun Yanal'ın Podolski tercihi ideal savunma ve orta sahasını daha üretken bir hücum hattıyla birleştirmek için... Yanal geldikten sonra süre bulmakta zorlanan Alman yıldız adına adeta bir ispat maçı yani. Çünkü Poldi haklı olarak haftalardır gol yollarında sıkıntı çeken takımı kenardan izlemekten rahatsız. Haklılığını da 18. dakikada attığı golle gösterdi nitekim. Topu alması, süratle dönüp vurması ve fileleri bulması 1 saniye içinde oldu sanırım. Akdeniz ekibinde onun gibi bir yıldızın kazanılması lige de olumlu yansıyacak. Sezonun en öne çıkan takımı Alanyaspor'un ise devreye kadar ki görüntüsü alışılmış Çağdaş Atan futbolundan bir hayli uzak. Bence ilk 45'in son düdüğü çaldığında Bünyamin ve Gökdeniz'in harcadığı yüzde yüzlük pozisyonlarla farklı şekilde mağlup duruma düşmediğine şükretmiştir genç teknik adam.
Plan ve tercih kazandı!
Elbette bunda orta saha ve kenar rotasyonunun etkisi büyük. Çağdaş hoca, "Her oyuncumla aynı oyunu oynarım" özgüveninin kurbanı oldu bir anlamda. Haliyle ikinci yarıda bunu değiştirmek için tüm kozlarını kullandı. Fakat Yanal'la birlikte attığı golün değerini en iyi bilen takımlardan biri haline gelen Antalya müsade etmedi. 82'de Hakan Özmert'in attığı mükemmel gol ise kariyerinin sonuna yaklaşan tecrübeli orta saha oyuncusunun Antalyaspor tarihine bıraktığı izin manzara resmi gibi. İki takım oyuncularına da tebrikler. Sahada mükemmel bir mücadele vardı ama planı ve tercihleri doğru olan kazandı.
‘’Rize'nin dirilişi‘’
Hatayspor içeride dışarıda farketmez; kendisine karşı kazanmaya oynayan her takımı avlayan bir oyun yapısına sahip. Ömer Erdoğan’ın oynatmak istediği futbola tam olarak uygun oyuncularla geçiş oyununu bu ligde en iyi oynayan ekip. Bu tartışmasız...Tartışılması gereken ise rakibin tam da Hatay’ın beklediği şekilde oynamasına karşın sonuç üretilememesi. İki hocayı da kutlamak lazım. Çünkü maç tam bir Rus ruleti gibi. Sanki iki takımdan biri kaybetse maç sonunda küme düşüyor gibi.
Tempo ilk andan son düdüğe kadar hiç düşmedi. Bu kadar yüksek eforla 60’tan sonra bir tarafa kopar mücadele sandım açıkçası. Ancak hücuma çıkışlar kadar dönüşler de tempolu olunca sezonun belki de en güzel karşılaşması geride kaldı. Hatay’ın kredisi çok. O yüzden bence Rize’deki maçın kaybedeni yok. Kazanan Türk futbolu.
Mourinho’ya gerek yok!
Bülent Uygun, tamamı Pro Lisanslı isimlerden oluşan ekibiyle takıma mükemmel bir motivasyon yüklemiş. Oyuna dair küçük dokunuşlar da etkisini çabuk göstermiş. 71’de Samudio’nun asisti ve Boldrin’in bitirişi 8 maçlık hasrete son verdi. Demek ki Rize’ye Mourinho’nun gelmesine gerek yokmuş! Kendi beceriksizliğini oyunculara yıkmayan, onlara sadece biraz özgüven verip sahaya çıkaran Bülent Uygun yetiyormuş.
‘’Göz Göz Dadaş'ı yıktı‘’
Ünal Karaman’la ayağa kalkan İzmir ekibi, yenilmezlik serisini 5 haftaya çıkarırken şiddetle zafere ihtiyacı olan Erzurum’u eli boş yolladı. Diabate, Halil ve Alpaslan’ın golleriyle kazanan Sarı-Kırmızılılar, 39 puana ulaşarak çıkışını sürdürürken 26 puanda kalan konuk takımda sıkıntı arttı.
Göztepe 5 haftadır yenilgi yüzü görmüyor. Savunmada bariz bir toparlanma içerisindeler. Özellikle de sakatlıktan kurtulan Alpaslan’ın dönüşü takım için çok önemli. Onun 11’de oynamaya başladığı günden bu yana kaybetmiyorlar. Topu oyuna sokma becerisi de Göztepe oyununu daha ne yaptığını bilen bir yapıya dönüştürüyor. Bekler zaten ligin iyileri. Ancak Sarı-Kırmızılılar hücum üretkenliğinde bariz sıkıntı içerisinde. 3. dakikada Diabate’nin şansının da yardımıyla attığı gol böylesine kritik bir maçta önemli bir kredi. Fakat değerini bilirseniz... Rakip yarı alandan öte, ceza alanında bile ciddi bir baskı kuran İzmir ekibi farkı artıracak, oyunu koparacak fırsatları bulsa da yine üretim kısırlığı yaşadı.
Dadaş’ın kötü alışkanlığı
Mutlak puana ihtiyacı olan Dadaşlar ise koca 45’te reaksiyondan bu kadar uzak kalmamalı. Yakaladıkları bir iki pozisyonumsu atak İrfan Can’ın refleksleriyle tanıştı ve devre bitti. Mesut Bakkal oyuncularını nasıl motive edeceğini bilen biri. Bir hışım gazla sahaya yolladığı oyuncuları için ortada pozisyon yokken 48’de gelen Emrah Başsan golü de tam bir piyango. Golle cesareti artan Erzurumspor ile kaleci İrfan Can arasında birkaç düello daha yaşandı. Ayakta kalmayı başaran Göz Göz’ü 82’de yine Halil kurtardı. Gerçek bir ‘Hızlı Gonzalez’... Ceza alanına düşen sahipsiz topu daha kimse ne olduğunu anlamadan ağlara yolladı. Son saniyelerde Da Costa atıldı, penaltıyı Alpaslan gol yaptı. Kalede İrfan, stoperde Alpaslan, hücumda Halil. Göztepe iyi oynamadığı bir maçı iskeletenin bireysel performanslarıyla kazandı.
‘’Düelloda zafer Horozlar'ın‘’
Düşme potasındaki takımlar için iç saha sonuçları çok değerli. Denizlispor deplasman sorununu çözemiyor bir türlü. Ancak Hakan Kutlu’yla evinde kazanacak oyun karakterini ortaya koyuyor fazlasıyla. Başarılı hocayla içerideki 4. maçında 10 puan toplamayı başardılar dünkü galibiyetle. Başından sonuna kadar da kazanma arzusunu ve oyunun gerektirdiği doğruları yansıttı Yeşil-Siyahlılar. Mallan’ın 16’daki golüyle geriye düştüler ama demoralize olmadılar. 31’de Rodallega’nın barajdaki boşluğu enfes değerlendirdiği frikik golü bize mükemmel bir maç vaadediyordu. Zaten müsabaka bittiğinde iki takım da birbirinin ceza sahasında 15 kezden fazla topla buluşmuştu.
Önemli olan deplasman!
44’te Recep Niyaz’ın Murawski’yle verkaçı ve bitirişi usta işi. Üstünlüğü yakaladıktan sonra savunmaya çekilme içgüdüsü bu ligin en büyük zehiri. Panzehir ise topu ağlardan çıkarmak. 77’de Adem’in kafasını Cenk müthiş kurtarsa da Tetteh tamamladı ve Denizlispor yeniden dirildi. Malatya takımsavunması olarak en dağınık maçını oynarken bunun cezasını kesen ise Sacko oldu. Çaprazdan Ertaç’ı füzeyle avlayan oyuncu takımına zaferi getirdi. Ege temsilcisi için altın değerinde bir galibiyet. Dışarıdan da puan getirebilirseler çemberden kurtulabilirler.
‘’Düşme hattında zafer Kayseri'nin‘’
İki takım için de tam bir kader maçı. Bu yüzden risklerin minimize edildiği bir ilk yarı izledik. Sumudica klasik 5’li savunması ve onların önündeki iki çapasıyla Antep gibi oynamaya çalışıyor. Ancak elinde ne Maxim ve Mirallas gibi üretici, ne de Muhammet gibi bir bitirici var. Tamamen farklı oyuncu modellerinden aynı performansı beklemek imkansız. Takım da bir türlü uyamıyor buna. Doğal olarak efektiflikten uzak, sert bir savunma futbolu çıkıyor ortaya. Kayseri yine de bu duvarı aşıp fırsatlar yakaladı. Golsüz geçen devrenin ardından Rize biraz risk almaya başlayınca ev sahibi daha net pozisyonlar bulmaya başladı. Nitekim orta saha oyuncusu Muhar 48’de perdeyi açtı.
Samudio yetmedi
Rize’de sahada bu gole isyan eden oyuncu sayısı çok az. Samudio’nun isyankar vuruşuyla 73’te gelen enfes gol bile diriltmeye yetmedi Karadeniz ekibini. 77’de Ramazan’ın ortası, İlhan’ın kafası işi bitirdi. Girdiği kritik kademeler ve hücuma verdiği zenginleştirici katkı Ramazan’ı günün yıldızı olarak öne çıkardı. Kayseri bu galibiyetle ateş hattında kartları yeniden dağıttı. Rize’nin galibiyet hasreti 8 maç oldu.