Gençlerbirliği deplasmanda öne geçti, Mirallas atılınca galibiyete daha da yaklaştı. Ancak pes etmeyen Gaziantep eksik olmasına rağmen muhteşem bir geri dönüşe imza attı, iki golle kazandı. Başkent ekibi yıkıldı, kaldı. Ev sahibi ise Avrupa hedefi için kritik bir galibiyet aldı.

Gençlerbirliği’nin çok önemli eksikleri var. Bunun sıkıntısını bariz yaşıyorlar. Ancak Mehmet hocanın da maçtan önce dediği gibi bahane değil bu. Çünkü eksiği olmayan takım yok. Bu yüzden bu sezon iyi teknik adamları öne çıkarırken süreci idare edemeyenleri dışarı gönderiyor. Gençlerbirliği’nin 10 maçlık galibiyet hasretine tabelada bir çare bulamayan Mehmet hocanın da içeride kalması zor görünüyor. Takım taktiksel olarak bariz defolara sahip. 10 kişi kalan rakipten öndeyken 2 gol yiyerek yenilmek bir kontrolsüzlük göstergesi. Yani sanki Gençler eksik ve gole muhtaç gibi oynanan bir oyun. Bir panik havası... Başında antrenör olan bir takıma yakışmayacak düzeyde bir kopukluk. Elbette Lima’nın 20’deki golüne karşılık Arda’nın Kenan’a saçma sapan armağanı ile gelen beraberliğe hocanın yapacağı bir şey yok. Lima’nın delirten kazmalığıyla kaçırdığı gollere de.

Gençler’in işi zor

Fakat kabul edelim; deplasmanda öne geçmişsin. Rakibin 10 kişi kalmış ve maç sonunda 2-1 mağlupsun. Pek izahı olan bir tablo değil. Gençler’in işi çok zor. Muhammet Demir ve Kana’dan yoksun Gaziantep’in aldığı galibiyet ise altın değerinde. Sa Pinto 5’liden 4’lü savunmaya geçerek ileride sayısal olarak çoğalıp kazanma karakteri koydu ortaya ve istediğine ulaştı. Müthiş kurtatışlara imza atan Günay’a da ayrı ve büyük bir alkış.

Şenol Can ve Çağdaş Atan... Türk futboluna uzun yıllar savunmanın solunda hizmet etmiş iki futbolcu. Şimdilerde ise kendilerine teslim edilen kaliteli kadroları idare etmek bir kenara sezona damga vuruyorlar. Bundan da öte her geçen hafta, artık eskilerden medet ummayı bırakıp Türk futbolunu genç beyinlere emanet etmemiz gerektiğini gösteriyorlar. Oynamak isteyen iki hocanın maçı bu yüzden son derece keyifli. Ayağa toplarla oyun başlangıçları, geçiş denemelerine karşı savunma setleri, sonlandırma odaklı ataklar... Golsüz ama leziz bir ilk yarı izledik. İkinci yarı enerjilerin düşmesi, galibiyet için alınan riskler skor vadediyordu. Öyle de oldu. 50’de günün en çalışkan ismi Ndao performansını golle süsledi.

Pektemek ‘VAR’ demek!

Alanya’nın Pektemek’le bulduğu gol 84’te doğru kararla VAR’dan dönerken 88’de Borini enfes bir şutla maçı bitirdi. 36 yıl aradan sonra Süper Lig’e dönüp 38 yaşında bir hocayla 27 haftada 40 puan toplayabilmek büyük başarı gerçekten. Başkan Süleyman Hurma ve Sportif direktör Murat Akın’ı kutlamak lazım. Alanyaspor’a gelirsek... Çağdaş hocanın topun arkasına geçmesini bilen takımlara karşı üretim sıkıntısı devam ediyor. Buna bir çözüm bulursa kısa sürede üst sınıf hocalar arasına adını yazdırabilir.

Dev maçta Sivas şov vardı. Yiğidolar, ezeli rakibi karşısında Yatabare ile öne geçerken Gradel’in uzatmadaki golüyle işi bitirdi. 4 sıra birden atlayan Yiğidolar çıkışını sürdürdü. Kayserispor’un ise galibiyet hasreti 4 maça çıktı, 16. sırada kaldı.

Sivas ile Kayseri... Anadolu’nun en eski derbilerinden biri. Üstelik iki takımın da kayba tahammülü olayan bir süreçte karşı karşıya gelmesi tansiyonun artmasına yetiyor. Tansiyonu motivasyona çeviren ise istediğini alıyor. Bakınız Sivasspor. Yiğidolar’da Fajcal ve Hakan Arslan iki ceza alanının arasını en iyi oynayan ikili olabilir bu ligde. Pandemi, Avrupa, lig ve kupa periyodu nedeniyle bu ikiliden istediği verimi alamadı belki Rıza Çalımbay ancak gününde olduklarında Sivas’ın maç kaybetme şansı çok düşük. Baskıyı kuran, tempoyu artıran taraf ev sahibiydi ve 18. dakikada Yatabare’nin golü maçın da belirleyicisi oldu. Çünkü Kayseri gole kadar da golden sonra da bir türlü reaksiyon gösteremedi. Sivas topsuz oyunda alanları çok iyi kapatırken meşin yuvarlağa sahip olduğunda kenarlara açılmayı ve hücumda kalmayı iyi başardı.

Gradel’i olan kazandı

Bunda Gradel gibi önemli bir yeteneğe sahip olmanın avantajını da iyi kullandığını söylemek lazım. Nitekim başarılı oyuncu uzatmalarda yoktan var ettiği penaltıyla fişi çeken isim oldu. Ev sahibi başından sonuna planını uygulamayı başaran ve hak ederek kazanan taraf. 4 sıra birden yükselerek ligin kalan bölümü için de yeni br sayfa açmak demek bu. 16. sırada kalan Kayseri 4 maç sonra yenilgi yaşasa da Petrescu ile hala kaliteli kadronun karşılığını alamıyor bence. Üst üste 3 beraberlikten sonra ivmeleri aşağı yönlü.

İç sahada oynuyorsanız, üstelik skor da sizdeyse topa sahip olmak şart. Hamza hoca, ‘top rakipte kalsın, tabela bende’ planını ilk bölüm için çok iyi uyguladı. 504. maçına çıkarak tarih yazan Umut’un asistinde Adem takımını öne geçirdi. Tetteh’in kazandırdığı penaltıda yine Adem farkı ikiye çıkardı. Devrenin son düdüğü çaldığında yüzde 62 topa sahip olan Konya nakavt olmuş gibi görünüyordu. İkinci yarıda Hamzaoğlu’nun daha fazla topa sahip olan bir anlayışa bürünmesi gerekirken aynı ilk 45’te olduğu gibi konuğa bırakınca İlhan Palut’un öğrencileri oyundan kopmadı, hatta cesaret kazandı. Deplasmanda sahanın hakimiyeti tamamen Konya’da olunca Diomande’nin 72’de gelen golü iştahı iki katına çıkardı.

Kahraman Cikalleshi

Düşünün ki gittiği her takımda saç-baş yolduran, Osmanlı ve Akhisar’da küme düşen Cikalleshi bile Gladyatör gibiydi. 80’de enfes bir kafa golü attı. 84’te ise arkada direkte kendisini unutturup günün kahramanı oldu. İlhan Palut, Denizli’den sonra Malatya’da da kazanıp 2’de 2 yaptı, Konya’yı ayağa kaldırdı.

Karla kaplı haftanın kapanışı mis gibi havada oynandı. Antalya'nın Yeni Malatya'yı ağırladığı maçta Orgill damgası vardı. Jamaikalı 5. dakikada rakip ağlara, 12'de ise kendi kalesine 1'er gol attı, kıran kırana geçen mücadele eşitlikle sonuçlandı.

Antalyaspor moral olarak dağılmış, saha içinde düzensiz bir takım iken yenilmez ve taktik plana sadık bir oyuncu grubu çıktı ortaya. Bu bir teknik adam başarısıdır. Üstelik yönetimle ilgili krizin içine girilen bir dönemde bunu sağlayabilmek bir hoca için iki kat daha zordur. Ancak saha içindeki bu bariz toparlanmada ben Yanal kadar Nuri Şahin'in de payı olduğunu düşünüyorum. Çok gösterişli bir oyun oynamıyor, hatta kimileri 'Nuri Şahin bitmiş' diyor bu yüzden ama adeta takımın beyni olmuş durumda. 5. dakikada Orgill'e attırdığı gol bu zekanın göstergesi. 12. dakikada aynı Orgill'in kendi kalesine attığı gole ise ne Ersun Yanal'ın ne de Nuri'nin yapabileceği bir şey var.

Örnek aramayın, Umut'a bakın!

Maçın başlangıcı ilk 15 dakikayı kapsar. Bu bölümde karşılıklı gelen goller takımların hızını kesti bu yüzden. İki taraf da daha kontrollü bir oyun tercih etti ve devrede tabela değişmedi. İkinci yarıda iki hoca da kazanmak için yanındaki tüm hamleleri yaptı neredeyse. Ancak sahada topun peşinde koşan 22 kişinin vücut dili 'bu maçın hakkı beraberlik' dedi. Öyle de bitti. Biz de yazımızı Umut Bulut ile bitirelim. 503 maç dile kolay. 37 yaşında ve hâlâ sahada. Aynı mütevazılık ve efendilikle... Onu izleyen gençlere karşı sorumluluğunu her an bilerek... Helal olsun kaptan. Hiç bırakma...

Giresunspor üst üste 9. galibiyetini Bursaspor karşısında 2-1’le aldı. 44 puana ulaşan Çotanaklar, zirvedeki yerini iyice sağlamlaştırdı. 12 eksikle başında sonuna alkışlık bür mücadele ortaya koyan Timsah’ın gençleri ise 8 maçtır gol yemeyen rakibinin serisini bozarak teselli buldu.

Hakan Keleş sezon başında bu takımı devraldığında Giresunspor’un sadece 1 sözleşmeli oyuncusu vardı. Yepyeni bir oyuncu grubu geldi, bütün transferler onun listesindendi. Biraz sendeleyerek başladıkları ligde gösterdikleri performansla şu anda tüm dikkatler üzerlerinde. Tam 8 maç üst üste gol yemeden kazanarak Bursaspor’u konuk ettiler dün akşam.

Vakıfköy’e alkışlar

Timsah’ın 8 Covid ve 4 sakatı olduğu düşünüldüğünde oldukça rahat bir maç geçireceklerini bekleyenler yanıldı. 13 ve 14’te Balde duracağını yeri iyi seçerek takımını 2-0 öne geçirse de maçın 75 dakikalık bölümü adeta Timsah’ın saldırısıyla geçti. Vakıfköy’e helal olsun. Kimse Ali Akman’a falan üzülmesin. Sadece Vakıfköy’ün değeri bilinsin yeter. Emirhan Aydoğan’ın penaltısıyla farkı 1’e indirdikten sonra maç bitene kadar ‘Bursa bu maçı kazanabilir’ dedirttiler izleyen herkese. Sonuçta Giresunspor kazandı. Çotanaklar için bu seri zorlaşan fikstür ve yoğun periyod önce çok büyük kredi. 40 puana ulaşan ilk takımlar birkaç istisna dışında hedefe ulaşmıştır hep bu ligde. Rakipleri 40’uı yeni görürken Giresunspor’un 44 puanı var.

Prosinecki ve Yalçın Koşukavak’ın beceremediği oyun toparlanmasını Hakan Kutlu iki haftadır fazlasıyla izlettiriyor. Ancak savunmadaki beceriksizlikler Denizlispor’un başına büyük dertler açmaya devam ediyor. Antalyaspor’a gol atmanın zorluğunu büyük takımlar iyi bilir. Daha 14. dakikada Rodallega’nın attığı golün değerini saha içinde bilmeyen tek isim Mustafa Yumlu herhalde. Ortada pozisyon namına hiçbir emare yokken Denizlispor topu ağlardan çıkarmak zorunda kalıyor. Yumlu neyin ne olduğunu anlayana kadar santra yapıldı zaten. Gerçi yönetim de ilginç. Oğuz Yılmaz gibi bu takımın şampiyonluğunda ve ligde kalmasında büyük rol oynayan bir stoperi geçerli bir sebep yokken takım dışında tutacak kadar bonkörler.

Gökdeniz parıldıyor...

Antalyaspor’a gelirsek; Ersun hocaya helal olsun. Transfer yapmayan tek takımın hocası. Planını sahaya çok net şekilde yansıtıyor. Ağlamak sızlamak yerine Gökdeniz ve Bünyamin gibi iki genci Türk futbolunun vitrininde dans ettiriyor. Aklı olan erken davranır. Özellikle Gökdeniz bu ligin en değerli gençlerinden biri olmaya aday.

Sumudica, Antep’teki 5’li savunmayı Rize’ye çabuk öğretti, Alanya deplasmanında Talbi’yle öne de geçti. Akdeniz ekibi Bareiro ile penaltıdan eşitledi, bir golü VAR’dan geri geldi. Son ana kadar yüklenen Akdeniz ekibi, kapanan rakibini uzatmada Pektemek'le devirdi.

Gaziantep’te oturttuğu sistemle Türk futbolunun şifresini çözen Sumudica, Rize’de de aynı anlayışı uygulamaya çalışıyor. Meriah, Talbi ve Dilaver’in savunma göbeğinden oluşan bir 5’li, ofansif sayılabilecek bir orta saha 3’lüsü ve önde Skoda-Söderlund ikilisi. Kağıt üzerinde fena sayılmayan bu sistemin defolarını kapatmak elbette zaman istiyor. Antep’te bile neredeyse bir sezonluk sabırın ardından gelmişti başarılı grafik. Yine de sert savunmalar karşısında bariz üretkenlik sıkıntısı çeken Alanya gibi takımlara karşı etkili bir anlayış. Meljnak’ın klas ortasına forvet kafası vuran Talbi de 25’te takımını öne geçirince oyun tamamen Rumen teknik adamın istediği şekli aldı. Alanya bastırıyor, Rize avının tuzağa düşmesini bekliyordu.

Salih’in şanssızlığı

Planı bozan ise Rize’nin sakar stoperi Emir oldu. Kontrolsüz hareketiyle yaptırdığı penaltı maçın kaderini değiştirdi bir anda. Bareiro’nun 32’de kötü penaltısının gol olması ise tamamen Alanya’nın şansı. Şanssızlık ise 35’te Salih’in ceza sahası dışından attığı enfes golün VAR’dan dönerek güme gitmesi. Maçın aksiyonu da sanki o dakika bitti. 1 puan iki takım için de yeter gibi koca ikinci yarı izledik. Sumudica’nın takımı uzatmaya kadar mükemmel yaptığı savunmayı hücuma taşıyamayınca cezayı Mustafa Pektemek kesti. Son anlarda zafer geldi: 2-1.