34'te 34

Haberin Devamı ›
Galatasaray’ın Inter ve Liverpool karşılaşmalarını seyrettikten sonra 34’de 34 yapmasının mümkün olduğunu düşündüm. Oynanan futbolun doğal karşılığının oynanacak tüm lig maçlarını kazandıracağı izlenimine rağmen en güçlü takımların bile tüm 90 dakikaları önde bitirmesi olanaksızlığıyla beklentimi
düşürdüm. Galatasaray, Fatih Terim’in istediği transferleri yaparsa Mayıs ayını namağlup şampiyon bitirir. Bu öngörümde şike yapan takımların düşürülmesi veri olarak alınmamıştır. Onlar düşürülmese dahi Galatasaray tarihinin en parlak sezonlarından birine adaydır. Futbol açısından böylesine umut veren takıma karşılık yönetim konusunda ciddi eleştirim var. Yaşanan tartışmaları doğal ve yararlı görüyorum. Galatasaray’da başkan majör figür, diğer yöneticiler ne kadar ön plana çıkarsa çıksın minör figürlerdir.
Her zaman majör’ün dediği olur. Ancak Fatih Terim’in olduğu yerde bir istisna yaşanır, doğal olarak o da majör düzeyindedir. Günümüzde Galatasaray’da iki majör vardır. Olaya böyle baktığım zaman majör-minör tartışmalarından çekinmiyorum. Tek bir majör tüm minörlerin toplamından daha büyüktür. Bazı taze ve tecrübesiz yöneticilerin yaptığı çıkışların günlük dalgalanmalardan öteye geçmesi mümkün değildir. Biraz kişisel tatmin, biraz da “beni de adam yerine koyun”un ötesine geçemez. Yalnızca iki majör arasında kavga çıkarsa korkmak gerekir. Benim yönetimsel eleştirim Galatasaray’ın yönetim kurulu toplantılarının
büyük çoğunlukla Ünal Aysal’ın sahibi olduğu Les Ottoman’s ve Unit Akmerkez’de yapılmasıdır. Galatasaray, kulüp binasından yönetilir. Arada bir Florya, Galatasaray Adası, Kalamış ile binicilik tesislerinde toplanılır. Ama sürekli biçimde kulüp merkezi dışında yönetim toplamak Galatasaray geleneğinde yoktur. Adnan Polat Polat Holding’de, Özhan Canaydın Bursa’daki fabrikasında, Mehmet Cansun Kamera Reklam’da, Faruk Süren Makina Takım’da, Alp Yalman Tatko’da yönetim kurulu toplantısı rutinleştirmediler. Ünal Aysal’ın da Galatasaray geleneğine uygun davranması gerekmektedir.