Duran top ikilemi

Haberin Devamı ›
Duran toplardan gol atan bir takımın duran toplardan gol yememesi gerektiğini yazarım. Bu önermemin en somut örneği Frank Rijkaard zamanında yaşanmıştı. Rijkaard’ın ilk senesinde Galatasaray duran toplardan leblebi goller attığı bir dönem geçirmişti. Daha sonra Rijkaard’ın belirgin özelliği olan tembelliği ön plana çıkmış ve Galatasaray duran toplardan gol atmayı unutmuştu. Korner, frikik golleri atmayı beceremeyen takım tam tersine sürekli gol yemeye başlamıştı. Florya’daki dostlarım bunun kesinlikle antrenmanlara bağlı olduğunu söylemişti. Başlangıçta sürekli frikik, korner çalışan takım daha sonraları bu güzel özellikten hocası sayesinde vazgeçti. Gol atılan dönemde Selçuk İnan gibi bir üstad olmamasına rağmen duran topların ne kadar belirleyici olduğunu gözlemlemiştim. Rijkaard’ı yollayan sürecin başında duran toplar yatar. Duran top çalışmalarının temel özelliği aynı takım içinde birilerinin hücumda gol atmaya çalışırken diğerlerinin de savunma yapmalarıdır. Futbolda bir taşla iki kuş vurmanın belirgin alanı duran toplardır. Bu sezon ise duran toplardan bol gol atan Galatasaray artık neredeyse sadece duran toplardan gol yiyen bir takıma dönüştü. Henüz dört karşılaşma oynanması nedeniyle gözlemim kısa bir zaman dilimine dayanıyor. Uzun dönemde doğa yasası gibi işlerin rayına gireceğini kestiriyorum. Galatasaray ya duran toplardan gol atamamaya başlayacak ya da gol yeme hastalığını geride bırakacak. Burada Selçuk’un doğal yeteneği olan kaleye doğrudan vuracağı frikikleri saymıyorum. Selçuk ve sarı adamları bireysel çalışmalardır. Olmaz ama yarın Fatih Terim Selçuk’a hiç bir telkinde bulunmasa bile frikik üstadı yine kendisini geliştirecektir. Duran top gollerinden kastettiğim yanlardan kullanılan frikikler ile kornerlerdeki ikinci hatta üçüncü dokunuşlardır. Galatasaray ilk kez gördüğüm ikilemden nasıl çıkacak?