Engin Baytar'a sesleniş!

Haberin Devamı ›
Hayatımda en fazla Gheorghe Hagi üzerine yazı yazdım. Galatasaray’da oynadığı dönemde formasına ve futbola yaptığı katkıları kaleme alırken mutluluk duydum. Hagi’ye ilişkin yazılarım hocalığı hariç beş yıla yayılmıştı. Bu sezon ise en çok Engin Baytar’ı yazdığımı farkettim. O kadar ki, üzerlerine dair yazdığım yorumları Galatasaray’da oynadıkları süreyle kıyaslayacak olursak Engin belki daha öne çıkacaktır. Burada futbolculuklarını karşılaştırmak saygısızlığında bulunmuyorum. Okurlarım hatırlayacaktır, ben Hagi’yi kimseyle kıyaslayamam. Hagi’nin Maradona’ya benzetilmesine bile isyan etmişliğim vardır. “Karpatların Maradona’sı” yaftasının Hagi’yi alttan alta küçümsemeye yönelik olduğuna inanırım. Engin’e bu kadar yer vermemin nedeni, sıfır beklenti ile transfer olduğu Galatasaray’da gösterdiği çabanın ıskalanmamasına yöneliktir. Gençlerbirliği, Eskişehirspor ve Trabzonspor’da hep tartışılan bir oyuncunun sonunda futboluyla öne çıkma kavgasına destek eylemidir. Sezon başında 60. dakikada eli böğründe tükenene kadar mücadele eden, fiziğini sonuna kadar sahaya yansıtan bir gence kendimce el uzattığım için içim rahat. Fatih Terim’in artık maç sonuna kadar vazgeçilmezi olan Engin benim için Hasan Şaş’ın tahtına oturmaya adaydır. Her gün artan formuyla Galatasaray’ın şampiyonluk yürüyüşünde sonuna kadar güvenilecek insandır. Teknik ve mücadele sentezi açısından Türkiye’nin bir numarasıdır. Bu durumda Engin’in kendisine çok dikkat etmesi gerekir. Galatasaray’da eleştirilecek konu bulamayanlar Engin’e yükleniyorlar. Bir dönem Arif Erdem ve Julian Filipescu’ya yapılanlar şimdi Engin özelinde tekrarlanıyor. Burada Engin’e bir görev düşüyor; nazenin bir oyuncuymuşcasına davranmaktan vazgeçmek. Kendisine acımasızca vurulduğunu biliyorum ama Engin’e ikinci bir Celil Sağır muamalesi yapılmasına çanak tutacak abartılardan uzak durmalıdır. Aşırıya kaçmaz ise oynadığı futbol öne çıkacak, kendisini gıptayla izleyenlere malzeme vermeyecek ve taraftarca daha çok sevilecektir.