Dün ve yarın

Haberin Devamı ›
İlk diyaloğumuz 3 yıl önce bu zamanlar telefonda olmuştu. Seçim için adaylarla sıcak teması koruyor son mesajları alıyorduk. O konuşmayı izleyen 3 yıl içinde bazı ‘krizli’ anlar yaşasak da, hep seviyeli, yardımlaşmalı bir medya-kulüp başkanı diyaloğu içinde olduk. Sadri beye kendi payımıza teşekkürler.
Her ne kadar kraldan çok kralcılar, yenilikler ortaya koymak yerine, “Filanca kulüpte oyuncuya, şuna-buna böyle kolay ulaşabiliyor musun?” diyerek çalıştığı ‘büyük’ kuruma yakışmayacak kadar ‘küçük, sığ ve başkası’ odaklı sınırlar çizmeye kalksa da, Başkan Şener, spor kamuoyunca şahit ve hemfikir olunan ‘pozitif’ tavırlarıyla -tabi ki Şenol Güneş ile beraber- ‘gergin’ büyüklerimize bir tavır alternatifi olmuştur. Spor kamuoyu adına teşekkürler. Trabzonspor’un futbol alemine hem saha içinde hem de dışında neler kattığı gün gibi ortadadır. Yeşil zeminde başlayan kolbastının tüm ülkeye, plaka kodlu gösterilerin tribünlere nasıl yayıldığı malum. Trabzon’un olası şampiyonluğundaki kutlamaları da tüm spor severlerin beklediğini eklemek isterim.
Ve gelelim bundan sonrasında ‘bizi’, yani gazeteci kimliğimizi ilgilendiren boyutlara. Başkan sağolsun önceki gün ciddi vakit ayırdı, dinledi, samimiyetle anlattı, itiraflar yaptı. Aslında topu da bize attı. Söz uçar, yazı kalır; röportaj zaten çoktan kalıcı boyutta yerine oturdu ama şimdiden hatırlatacaklarımız da birikti.
Barcelona ile ‘altyapı temaslarının’ ne aşamada olduğunu sık sık soracağız. Zira Trabzon’un altyapısı, Türkiye’nin altyapısına temeldir.
Yeni yönetimini, daha doğrusu yeni dönem yönetici profilini çizerken, “Para veren değil, proje üreten” vurgusu yapmıştı, idarecilerinin katkısını sorgulayacağız.
Görev sürelerinin sonunda bitmesi beklenen stat, gündemde olan Trabzonspor Koleji gibi kent projelerinin takipçisi olacağız.
Futbolun bugünü pek olmuyor, saat gece yarısını geçtiğinde ‘yarına’ terfi ediyor, ‘dün’ oluyor. Kısacası dünü sormaya, gelecek için meraklanmaya devam...
Son bir not: Yeni yönetim kadrosunda olmayacak, bazıları ‘kırgın’, bazıları ise ‘fahri’ olarak çalışmaya devam edecek isimlerin de olası her kutlamada gerektiği şekilde ‘ağırlanması, onurlandırılması’ gerektiğini hatırlatmak da bizim boynumuzun borcudur, unutmamak yakışır.